(İstiklal'de bilindik mevsim kalabalığı, yürümek bile zor bu saatlerde. Pastane camekânları önünde durup selfi çeken mi dersin, selfiyi boşverip elindeki tatlı kutusunu dükkânın logosuna denk getirip çekmeye çalışan mı? Kim ne derse desin, dünya tarihinin hiç görmediği bir görgüsüzlük çağını biz yaşıyoruz, tam ortasındayız. Instagram görgüsüzlük okyanusuna döndü. Turistin görgüsüzü bir yana, son yıllarda Avrupalı turist de artık gelmez oldu derken bu yıl gene göze çarpmaya başladılar, nedeni belli tabii, konu açılınca da herkes aynı örnekleri veriyor zaten: Adamın maaşı diyelim dört bin euro, bunun yalnızca binini bozdurup Türkiye'ye geldi mi kral gibi on günlük tatil yapar, üstelik de şu enflasyonda. Burada ise millet memleketine gidemiyor.)
Taksim'de direkt metroya binip metrobüse gittim, oradan da eve döndüm. Hava da olabildiğince güzeldi, esiyordu. Yürümek iyidir arkadaşlar.
***
Bugün de şu vakte kadar hep evdeydim. Kahvaltı ettim. Bilgisayarı açıp bir şeyler okudum. Telefona takıldım, yemek yaptım, yemeğin yanına salata yapayım derken baktım sadece göbek marul var, yalnız gitmesin diye içine bir tane de soğan doğradım (bu salatanın adını marsoğ koyalım), şimdi de bir yandan soğuttuğum çayımı içiyor, bir yandan da bunu yazıyorum. Birazdan duş alıp çıkacağız gene. Benle yalnızlığım. Bakalım bugün nereye gidiyoruz. Herkese yaz boyu serinlikler diliyoruz.
Gerçekten günlük tutuyorsunuz siz :) Okurlarınız için ne güzel şölen..
YanıtlaSilInstagram hakikaten, tuhaf. Ben acemisiyim fakat ilk iki aydan öğrendiğim şu oldu; insanlar içlerindeki "koleksiyonculuk" ihtiyacını da bu ortamda gideriyor sannırım, sevdikleri şeyleri topluyor ve sergiliyorlar. Tabii sevdikleri şey kendileri olunca, e kendilerini sergiliyorlar :))
Merhaba C,
SilBen Instagram'ı epeydir kullanıyorum, seviyorum da, keşke oturaklı insanların olduğu bir ortam olsaydı ama ne yazık ki değil. Asıl felaket TikTok'ta diyorlar gerçi.
Evet, ego çağında yaşıyoruz, herkesin en sevdiği şey kendisi. Bana öyle geliyor ki bunlar daha iyi günlerimiz. Bakalım yirmi, otuz, kırk yıl sonrası nasıl olacak.
Sevgiler...