21 Temmuz 2022

Temmuzun üçte ikisi geride kalmışken

Dün gün boyu evde oturunca bari akşam dışarı çıkayım diyerek saat ona doğru evden çıktım. Nereye gideceğimeyse oracıkta karar verdim. Yukarıki caddeye varıp yürümeye koyuldum, (gözüme kuruyemişçi çarptı, biraz ceviz içi aldım), Kulaksız'a varınca kaç zamandır buraya gelip bir gezeyim diyerek hep de ertelediğim tarihi mezarlığa gireyim bari, dediysem de gene ertelemek zorunda kaldım, zira akşam olunca kapıları kapatmışlardı. Ben de Kasımpaşa'ya saptım, Haliç'teki o parkın adı ne sahi, orada beş on dakika dinlenmek üzere durup saate baktım, evden çıkalı kırk dakika olmuştu. Biraz arkadaşlarla mesajlaştım, Y'yi aradım, Y şu an Bolu'da, biz konuşurken orada deprem oldu. Daha sonra WhatsApp grubumuza yazacağına göre merkez üssü Düzce olan 4.2 şiddetinde bir depremmiş. Bundan böyle görüp göreceğimiz en büyük deprem bu olsun temennileriyle konuşmamızı bitirdik. Kalkıp Şişhane'ye, oradan da İstiklal'e doğru yürümeye devam ettim. Caddeyi boylu boyunca yürüyüp Taksim'e vardım. 

(İstiklal'de bilindik mevsim kalabalığı, yürümek bile zor bu saatlerde. Pastane camekânları önünde durup selfi çeken mi dersin, selfiyi boşverip elindeki tatlı kutusunu dükkânın logosuna denk getirip çekmeye çalışan mı? Kim ne derse desin, dünya tarihinin hiç görmediği bir görgüsüzlük çağını biz yaşıyoruz, tam ortasındayız. Instagram görgüsüzlük okyanusuna döndü. Turistin görgüsüzü bir yana, son yıllarda Avrupalı turist de artık gelmez oldu derken bu yıl gene göze çarpmaya başladılar, nedeni belli tabii, konu açılınca da herkes aynı örnekleri veriyor zaten: Adamın maaşı diyelim dört bin euro, bunun yalnızca binini bozdurup Türkiye'ye geldi mi kral gibi on günlük tatil yapar, üstelik de şu enflasyonda. Burada ise millet memleketine gidemiyor.) 

Taksim'de direkt metroya binip metrobüse gittim, oradan da eve döndüm. Hava da olabildiğince güzeldi, esiyordu. Yürümek iyidir arkadaşlar.

***
Bugün de şu vakte kadar hep evdeydim. Kahvaltı ettim. Bilgisayarı açıp bir şeyler okudum. Telefona takıldım, yemek yaptım, yemeğin yanına salata yapayım derken baktım sadece göbek marul var, yalnız gitmesin diye içine bir tane de soğan doğradım (bu salatanın adını marsoğ koyalım), şimdi de bir yandan soğuttuğum çayımı içiyor, bir yandan da bunu yazıyorum. Birazdan duş alıp çıkacağız gene. Benle yalnızlığım. Bakalım bugün nereye gidiyoruz. Herkese yaz boyu serinlikler diliyoruz.

2 yorum:

  1. Gerçekten günlük tutuyorsunuz siz :) Okurlarınız için ne güzel şölen..
    Instagram hakikaten, tuhaf. Ben acemisiyim fakat ilk iki aydan öğrendiğim şu oldu; insanlar içlerindeki "koleksiyonculuk" ihtiyacını da bu ortamda gideriyor sannırım, sevdikleri şeyleri topluyor ve sergiliyorlar. Tabii sevdikleri şey kendileri olunca, e kendilerini sergiliyorlar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba C,
      Ben Instagram'ı epeydir kullanıyorum, seviyorum da, keşke oturaklı insanların olduğu bir ortam olsaydı ama ne yazık ki değil. Asıl felaket TikTok'ta diyorlar gerçi.
      Evet, ego çağında yaşıyoruz, herkesin en sevdiği şey kendisi. Bana öyle geliyor ki bunlar daha iyi günlerimiz. Bakalım yirmi, otuz, kırk yıl sonrası nasıl olacak.
      Sevgiler...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git