Önünde bir tabak kabuklu fıstık, bir bardak da çay duruyor. Çocuk fıstıkları yiyor. Çaya hiç dokunmuyor ama. Neden dokunmadığını yalnızca annesi biliyor. Birer birer alıyor tabaktaki fıstıklardan, kırıyor; fıstığı ağzına, kabukları çay tabağının içine... Bu böyle ne kadar sürüyor? Yalnızca annesi biliyor.
Bütün fıstıklar yarılmış. Evet, yarık yarık fıstıklar duruyor tabağın içinde. Çocuğun canı da sıkkın sabahtan. İyi, can sıkıntımı giderir bu. Yemeye ara verip başlıyor birer birer fıstıkları incelemeye. İnceleme bitince, görüyor ki sahiden de bütün fıstıklar yarılmış. Kafasının içinde bir kıpırdanma oluyor: merak dedikleri şey galiba. Düşünüyor biraz. Neden bütün fıstıklar yarık? Annesi bunu da biliyor mu acaba? Fıstık yemeyi sürdürüyor.
Biri sanki bilerek bütün fıstıkları yarmış. Ne düşünceli biriymiş be! Bak işte, fıstıkları alıyor eline çocuk, yarılmış yerden zorluyor, kabuk ikiye bölünüyor, fıstık ortaya çıkıyor. Yalnız, arada iyi yarılmamış bazıları da çıkıyor. Eh, o kadar da olur. Öylelerini tabağa atıyor gene.
Çay hâlâ duruyor. Bardak bir dünya kabukla çevrilmiş. Çay tabağına sığmayan kabuklar yere dökülmeye başlamış. Yer neresi? Yalnızca annesi biliyor çocuğun.
(Fıstık yemek güzeldir. Kabuklu fıstık yemek bin kere daha güzeldir. Neden böyledir? Bunun nedenini hepimiz biliriz işte. Kabuklu fıstık emektir. Ekmektir. Fıstığı kırarken tırnakları acır insanın. Hatta bazen kanar ufaktan. İşte o vakit ağza atılan fıstığın tadına ermek gibisi yoktur.)
Tabaktaki fıstıklar azalmaya yüz tuttukça, çocuk aldığı her fıstığı bırakıp başkasını alıyor. Bu böyle sürüyor biraz. Üzülerek görüyor ki, sona kalanları yarmak oldukça zor. Çaresiz, yemeyi bırakıyor. Gözünü çaya dikiyor. Eline alıyor bardağı. Bardaktan boşalan yere fıstık kabukları doluyor hemen. Çocuk bakıyor öyle. Daha demin bir bütün olan onca fıstıkla kabuk nasıl da darmadağın oldu. Eline aldığı çayı –içmek için almadı elbette– tabaktaki fıstıkların arasına bırakıyor. "Bu kalanları da sonra yiyeceğim," diyor annesine. Neden böyle dediğini annesi çok iyi biliyor.
Herkes gibi kendimi buldum okuduklarımda :) Sona kalanları görünce mücadele edesim kalmaz ve sonra yiyeceğim derdim hep :) Ve tabi ki annem çok iyi bilirdi neden öyle dediğimi :)
YanıtlaSilMerhaba blogdaş. Hoş geldin. Annelerimiz ne çok şey biliyorlar hakkımızda, değil mi? :)
SilEveeet kesinlikle öyle :) Beni benden daha iyi tanıdığı kesin :)
Sil