13 Aralık 2019

Yavru kedili bir rüya

Gene ilginç bir rüya gördüm. Sezen Aksu ağacın dibine oturmuş, şarkı söylüyor. Hem de kime? Kedilere. Evet, yavru kedilere. Gelgelelim kediler aslında kedi değil, ağacın yaprakları. Öyle tuhaf bir rüya işte. Yavru kedilerde bir tuhaflık olduğunu görür görmez sezmiştim sezmesine de ne olduğunu çıkaramıyordum. Sezen Aksu anlamamı sağlıyordu. Yanına yaklaşıp, "Ne yapıyorsun burada Sezen Hanım," diye sorunca, "Bunu mu merak ettin şimdi," diye çıkışıyordu ve ardından, "Bak, her bir yaprak bir yavru kedi olmuş," diyordu. O anda kafama dank ediyordu. Sahi ya, bunlar bildiğin yaprak. Ama aynı zamanda kedi. Gülümsüyorlar bir de. Sezen'in şarkısından epey keyiflenmişler besbelli. Halbuki şarkının kendisi hüzünlü. "Bu ne iştir, Sezen Hanım," diye sorunca da anlamakta zorlandığım bir cevap veriyordu: "Güz bitmek üzere, kışa yüz tuttu, yakında bunlar da hep dökülecekler." Biraz pişkince sürdürüyordum ben de sözümü: "Yaprakların kaderi bu, neylersiniz." O esnada hafif bir rüzgâr esiyor, üç-dört kedi yere düşüyordu. Ama tam anlamıyla yaprak gibi, havada sallana sallana, döne döne. Bu düşenlere öbürleri yukarıdan şaşkınca bakıyorlardı. Az biraz bakmayı sürdürdükten sonra şarkıya dönüyorlardı gene. Düşen yavrulardan bazıları yerde de sürüklenmeyi sürdürüyordu. Nasıl güzel bir rüyadır bu, diye geçiriyordum içimden, hiç bitmese. Fakat tam da o sırada uyanıverdim. Rüyanın bitmiş olması tabii ki pişmanlığa benzer bir duyguya büründürdü beni. Elim telefona uzandı. YouTube'a tıklayıp şarkıyı açtım ve uyanmış olsam da rüyamı biraz daha sürdürmeye çalıştım: "Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni, dudağında dilinde, ellerin izi var..."
Sayfa başına git