22 Haziran 2021

Massimo Segafredo Hayata Nasıl Tutundu

Vincenzo Segafredo günün birinde öldü. Kara hastalıktan öldüğünü söyleyenler olduğu gibi, kızıl hastalıktan öldüğünü söyleyenler de çıktı. Doğrusu, kasabalı her ikisi hakkında da bir şey bilmiyordu, kimsenin merak ettiği de yoktu. Herkesin tek düşündüğü, Vincenzo'nun geride bıraktığı biricik oğlu Massimo'ya kimin bakacağıydı. Tıpkı Massimo'nun kendisi gibi, babası Vincenzo da babasının tek çocuğuydu. Anlayacağınız, ne bir amcası vardı Massimo'nun ne bir halası. Başka bir memleketten olan annesiyse onu doğururken ölmüştü. Yalnızca yaşlı büyükbabası Pietro vardı, onun da yakında öleceği söyleniyordu ve kendine bile bakacak hali yoktu. Zaten hastaydı Pietro, üstüne bir de oğlu Vincenzo'nun ölümü gelince, acısı dayanılacak gibi değildi. Gelgelelim metin olmalıydı, zira o da giderse Massimo bu dünyada büsbütün yalnız kalacaktı.

Via
Konu komşuyu hayrete düşürerek kendi gücü kuvvetince toparlandı Pietro ve ölmeden önce torununa bir ekmek kapısı kotarmaya çabaladı. Massimo Segafredo o zamanlar on dört yaşındaydı. Akıllı bir çocuktu ve sağlam karakteri şimdiden göze çarpıyordu. O da tıpkı büyükbabası gibi çabuk toparlandı ve onun tembihlerini birebir yerine getirmeye koyuldu. Pietro gençliğinde kendisinin, sonralarıysa oğlu Vincenzo'nun yıllarca çalıştırdığı değirmeni yirmi süt keçisi karşılığında on yıllığına Domenico'ya kiralattı. Böylece Massimo keçi çobanı oldu. Kendi keçilerinin çobanı. Bir yıl sonra büyükbabası Pietro öldü. O ise on yedi yaşına kadar üç yıl boyunca keçi güttü. Sütünü sattı keçilerin, kılını sattı, yavrularını büyütüp sattı, nihayetinde yaşından beklenmeyecek bir çalışkanlık ve sebatla epeyce para biriktirdi ve bir kahvehane açmaya karar verdi. Beş-altısını bırakıp keçilerin gerisini elden çıkardı, kasaba meydanında bir dükkân alıp kahvehanesini çalıştırmaya başladı. Kahvesi çok beğenildi. Tekmil kasabalı her gün gelip içiyordu. Daha o zamanlarda bile kasabanın dışına yayıldı ünü. Çünkü Massimo Segafredo keçilerin sağmal olduğu mevsimlerde kahveye keçi sütü de katıyordu.

Gel zaman git zaman, ünü çevre kasabalardan bölgeye, oradan tüm ülkeye yayıldı. Bugün hâlâ Segafredo'nun kahvesi içilir o diyarlarda.

 

Keçiler süt verdiği sürece bu dünyada öykülerin devamı da gelecektir, fakat ne zaman, kim bilir.
Sayfa başına git