7 Eylül 2013

Pencerenin Ardındaki

Öykünün kahramanı, gecenin bir vakti bir sesle uyanıyor. Küçük bir köpeğin sesi... İnliyor. Ya bağlamışlar, ya da bir yerlere tıkmışlar, kurtulmak istiyor, acı acı inleyişinden belli. 

Köpeciğin sesi rahatsız ediyor uykusu bölünen adamı. Uyumaya devam etmek istiyor ama, daha sabaha çok var. Ama köpek böyle inlemeyi sürdürdükçe uyuması olanaksız. Bir çare olarak kalkıp açık pencereyi kapatıyor. Köpeğin sesi –Tanrım, ne kadar da küçük bir köpek bu, sesinden anlaşılıyor, belki de daha birkaç günlüktür!– azalmaya başlıyor pencere kapanınca.

Gecenin bu vakti kalkıp giyinmesi, dışarı çıkıp sesin geldiği yan bahçeye girmesi, üstelik bunun için duvardan atlaması gerekecek, sonra o köpeği bulması, içinde bulunduğu durumdan kurtarması... Doğrusu şu an pek düşünülecek, düşünülse bile beklenecek bir şey değil. Ama ne olursa olsun, o pencerenin kapanmasıyla odanın içine bir vicdan hapsoluyor. Küçük köpekse inlemeyi sürdürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git