25 Mart 2019

Duvarsız Bir Merdiven

Rüyasında Grigorya ölmek üzere olan yaşlı bir adamın sihirli merdiveni pazara getirip bedavaya satışa çıkardığını görmüş. Sihirli merdivenin ününü duymayan yokmuş. Bu merdiven efsunluymuş, bineni göklerdeki altın elma veren ağaca eriştiriyormuş. Gören duyan kim varsa merdiveni kapmak için sıraya girmiş haliyle. Herkes ölesiye bir merak içindeymiş. Öyle ya, bedavaya verilen merdivenin kime, nasıl, ne şartlarda verileceğini tekmili merak ediyormuş. Nihayet adam konuşmaya başlamış ve bir şart koşmuş. Meydandaki çeşmeden bir tas suyu doldurup hiç dökmeden kendisine getirecek ilk kişiye sihirli merdiveni vereceğini söylemiş. Gençten biri bunu duyar duymaz derhal koşup tasını doldurmuş ve hiç dökmeden getirip ona sunmuş. Adam da tası aldığı gibi tamamını içmiş. Merdiveni de sözünde durup gence vermiş. Vermiş vermesine de bu merdivenle göğe erişebilmesi için onu dayayacağı doğru duvarı bulması gerektiğini tembih etmiş ve ölmüş.
***
Grigorya uyandığında sihirli merdiveni alan gencin tam yetmiş yedi yıldır duvarı aradığını söylüyordu. Sonunu da olabildiğince merak ediyordu.

22 Mart 2019

Bilmiyorum

Mesele tam olarak şu: Ne ettiğimi bilmiyorum.

Bir ağaç nasıl rüzgâra karşı koyamaz, onun şiddetince o yana bu yana sallanır durur, ben de hayata karşı sallanıp duruyorum öylece. Biliyorum, hep söylediğin gibi gene keyfimin yerinde, havamın da hoş olduğunu, hayatımı yaşadığımı, mutlu olduğumu söyleyeceksin. Dışarıdan bir gözle hiç de öyle savrulup duruyor gibi görünmediğimi iddia edeceksin. Bak, ağaç gibi diyorum, anlıyor musun? Sen rüzgârda sallanan bir ağaca bakınca ne görüyorsun? Doğanın muhteşem bir görüntüsünü, değil mi? Bir mucizesini. Hiçbir insan yapımı aletin çıkaramayacağı mükemmellikte bir uğultuyu. Bir ahengi. Halbuki (evet, bir ağacın ağaç olmaktan yana şikâyet edeceği düşünülmez fakat) bütün bir ömrünü tekdüze bir biçimde yaşayıp tüketmek ne demektir! Bu.

11 Mart 2019

Bize daldılar

Komşu firmanın işçileri kavgaya karışmış, çağırıp ifadelerini almışlar. Aşağıda gördüğünüz ifadedeki akıcılık ne kadar hoşuma gitti anlatamam. Metnin ilk satırında iki virgül, bitiminde de bir nokta var, başkaca da noktalama işareti yok, rahat okunsun diye noktalamasını ben yaptım. 

İnşaat işçilerinin eğitim düzeyi malumunuz. Buna rağmen iyi bir dille yazmış. Facebook listemde ne dediği anlaşılmayan "sürüyle" üniversite mezunu var, ülkece ünlü kişiler var, şairler var, imla kurallarından habersiz yazarlar var yahu, hepsi bir yana, yılların hukuk profesörü Burhan Kuzu'nun Twitter hesabı ortada, onlarla karşılaştırınca bu inşaat işçisinin imlası da, ifade biçimi de bence gayet iyi.

Sözlükçe
alimak: İnşaat asansörü. Yapım aşamasındaki bir binaya kurulan geçici asansör.
alimakçı: Asansör görevlisi. İnşaat asansörleri otomatik değildir, alimakçı denen bir görevli katlar arasında dolaşır, inecek-binecek varsa asansörü durdurup kapısını açar, indirip bindirir.
00 kotu (aslında 0.00 kotu): Bir yapının zemin seviyesi. Giriş katı.
baret: Kafayı çarpmalardan ve düşen nesnelerden korumak için takılan başlık.
***

İFADE TUTANAĞI 
SORULDU: .......... tarihinde .......... .......... .......... inşaatı içerisinde çalışmakta olduğunuz blokta kavgaya karıştığınız tespit edilmiştir. İşe giriş eğitimlerinde bu gibi durumlarda SIFIR TÖLERANS uygulanacağı tarafınıza tebliğ edilmesine rağmen bu kurala riayet etmediğiniz tespit edilmiştir. Konu hakkında bildiklerinizi anlatınız. 

CEVABEN: Ben B blok Alimak oparetoriyim, yani, Alimakçı. 00 kotuna geldiğimde ......... inşattan 2-3 kişi küfürler ediyor, hakaret ediyor. o sırada bizim Alimakçı arkadaş da geldi, ........... .........., onada küfür ve hakaret ettiler. Dedik sakin olun, sakinleştirmeye çalıştık, niye küfür ediyonuz, derdiniz ne? dedi niye bizi yukarı götürmuyorsun? dedik ki sakin olun arkadaşlar. Arkadaşın alimağı doluydu, bende, beton çekiyoruz yukarıya 2 alimak, 1 tane alimakta milleti getirip götürüyor, binlerce adam var, ancak oluyor. adamlar halla küfürler ediyor, durmuyorlar. tamam dedim, Arkadaş sizi götürsün. yok dediler, küfür ettiler, bize daldılar. Arkadaşın yüzüne baret fırlatılar ve kendimizi yerde çamurların içinde bulduk. nasıl olduysa yerden kalktım, bir baktım elerinde sopalarla, demirlerle doğru bize geldiler. bende kaçtım olay fazla büyümeden, arkadaşa kaç dedim, kaçtık. Adamlar hala bizi kovalıyor, küfürler ediyor, bende C blok tarafına kaçtık, 20 dakika gittim bekledim, ortam sakinleşene kadar. diyeceklerim bunlardır.

8 Mart 2019

Sayfa başına git