I
Şövalye dokuz yıl önce Kral'ın ordusuna katılıp savaşa gitmiş, o günden beri kendisinden haber alınamamıştı.
II
Pastorio hep gerçeklerin karşısındaydı. Geldiğinde de öyleydi. Ama bunu öyle bir dille söylemişti ki, insanlar onunla gerçekleri bir arada tahayyül etmişlerdi. Neticede karşı karşıya olmak birbirinin önünde duruyor olmaktır. Dili kullanmıştı Pastorio. Dilini tatlandırmıştı. Böylece, uzunca bir süre pek az kişi farkına varmıştı olup bitenlerin. Ne var ki dünya dönmüş, zaman akıp geçmişti. Dünya dönünce insanların görüş açısı değişmişti. Görüş açısı değişince de herkes onun gerçeklerle yan yana (ya da ön öne) değil de karşı karşıya olduğunu anlamıştı. Biraz paniğe kapılmış, sonra işin içinden nasıl çıkacaklarını birbirlerine danışarak bulmuşlardı.
III
Günlerden bir gün köyün papazı sabahın köründe kiliseye giderken uzaktan köye doğru gelmekte olan bir yabancı gördü. Bu saatte gelenin kim olduğunu merak ederek hızlıca gidip çan kulesine çıktı ve izlemeye koyuldu.
IV
Yabancı tam köye girmek üzereyken Pastorio'yu tası tarağı toplamış, telaşla köyden kaçarken buldu. Derhal önünü kesti, koluna yapıştı ve ona şöyle dedi: "Yoo, gerçeklerden kaçmak kolay değildir!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.