30 Nisan 2014

Sineksağan

Ortadoğu'da en çok görmek istediğim kentler Şam, Beyrut ve Kudüs'tür. Her üçünü de şimdilik görme imkânım yok. Özellikle de Şam'ı. Çünkü, bildiğiniz gibi iki-üç yıldır Suriye'de süren bir savaş var maalesef. Temennim odur ki bir an önce bitsin. Çünkü bir yerde bir savaş çıktı mı, savaşı çıkaranlara pek bir şey olmuyor ama masum insanların hayatı perperişan oluyor. Sözün kısası, savaştan daha kötü ne olabilir?

Rafik Schami (ya da Refik Şami), adından da anlaşılacağı gibi Şamlı bir yazar. Yıllar önce Almanya'ya göç edip yerleşmiş. Adını birkaç ay önce bir arkadaşımdan duydum. Arkadaşım öyle iştahlı bahsetmişti ki kendisinden, bir an önce alıp okumak istemiştim kitaplarını. Ancak piyasada bulamamıştım, çünkü yok, baskıları tükenmiş. Neyse ki geçenlerde Eskişehir'e gidince bir kütüphanede Sineksağan'ı buldum ve alıp okudum. Bir Avuç Yıldız ve Gece Masalcısı'nı da bulursam hemen alıp okuyacağım.

Schami, kendi çocukluğunu olabildiğince basit bir dille anlatıyor. Tam da bu basitlik kitaba olağanüstü bir hava veriyor. Yazar, başından geçenleri, ailesini, akrabalarını, komşularını, oturdukları Hıristiyan mahallesini, Müslüman arkadaşlarını öyle masalımsı bir dille anlatıyor ki dayanamayıp kendi çocukluğumuza gidiyoruz. Ve bir kez daha anlıyoruz ki, yitirdiğimiz bir kıymetlimizdi çocukluğumuz; bir daha asla geri gelmeyecek. Bu soğuk gerçek, ömrümüz boyunca sık sık aklımıza gelecektir. Ve bizi teselli edecek olan da, tüm diğer soğuk gerçeklerde olduğu gibi, yine edebiyat olacaktır. Tıpkı Schami'nin öykülerini okuyunca hem çocukluğumuzu anımsayıp hüzünlendiğimiz, hem de onlarda biraz teselli bulduğumuz gibi. Okumanızı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git