Bu gördüğünüz fotoğraf bir mizansen aslında. İki yıl önce arabaya doluşmuş bir yere gidiyorduk birkaç arkadaş. Bu kamyoneti görmekle çantamdan makineyi çıkarmam bir oldu. Çocuğa işaret ederek bir poz vermesini istedim. Beni kırmadı ve büyük bir keyifle verdi pozu, ben de çektim.
İlk bakışta bu çocuğun Vasfi olduğunu sanmak işten bile değil. Halbuki Vasfi kamyonetin sahibi olmalı. Çocuğunsa kamyonetin sahibi olmadığı her halinden belli. Zaten öyle olsaydı kasada değil direksiyonda olurdu. Ama işte, dediğim gibi, çocuk sanki Vasfi'nin kendisiymiş de adıyla birlikte poz vermiş gibi algılanıyor. Mizansen demem bundan.
***
Vasfi'nin gülünün bir kız olduğuna kuşku yok. Ve kalıbımı basarım, kızın Vasfi'den de, kendisine atfedilen bu kocaman kamyon arkası yazısından da haberi yoktur. Türkiye platonik aşklar cennetidir. Bakıyorsun bir ağacın kabuğuna kızın adını kazımış, bakıyorsun tuvaletin kapısına yazmış. Uçsuz bucaksız yerlere, dağ başındaki taşlara, köprü altlarına baksanız milyon tane kız adı görürsünüz. Peki, nedir bunların anlamı? Manyak mı bu insanlar? Kızın haberdar olmayacağını bile bile neden tutar adını bir yerlere yazarlar? İşin aslı şu ki, bu bir psikolojik mesele. Bir tür rahatlama yöntemi. Bunu yaparak içlerindekini dışarı atıyorlar, başka bir şey değil.
Yeriyormusun önüyormuşsun bilemedim platonik aşkları?
YanıtlaSilSanırım yeriyorum. :)
SilNe kadar yanlış kelime kullanıyorum ben ya! Bi çözemedim şu durumu...
YanıtlaSilCanını sıkmaya değmez bence. :))
Sil