19 Mart 2014

Márquez Amca'nın veda mektubu

Bugün facebook'ta gezinirken arkadaşlardan birinin paylaştığı bir haber gördüm. Ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez bir veda mektubu yazmış. Merakla tıkladım bağlantıyı. Bugünün haberi. Ne var ki Google'dan bakınca söz konusu mektubun birkaç yıl önce yazılmış olduğunu öğrendim. Malum, Márquez kaç yıldır kanser hastası. İnternette birkaç versiyonuna rastladım mektubun. Versiyonu dediğim, orijinal dilinden yapılmış birkaç ayrı çeviri. Benim bu çevirdiğimse The Pacific Rim Review of Books adlı bir Kanada dergisinde 2008'de yayımlanmış. Dokunaklı bir mektup, buyurun.


Eğer Tanrı bir anlığına benim şu durumuma bakıp bana azıcık daha yaşama şansı bahşetseydi, onu en iyi biçimde değerlendirirdim.

Aklıma gelen her şeyi söylemezdim muhtemelen, ancak söyleyeceğim her şeyi ölçüp biçerek söylerdim.

Şeylerin ne kadar ettiğine değil, ne anlama geldiğine değer verirdim.

Az uyuyup çok rüya görürdüm, çünkü biliyorum ki, gözümüzü kapattığımız her dakika ışıktan mahrum kaldığımız 60 saniyedir aslında.

Herkes dururken ben yürür, herkes uyurken uyanık kalırdım.

Basitçe giyinirdim. Güneşin önünde dikilir, yalnızca bedenimi değil, ruhumu da çırçıplak onun şefkatine bırakırdım.

Tüm insanlara, yaşlanınca âşık olmayı bırakmanın ne büyük bir hata olduğunu söylerdim, çünkü aslında âşık olmayı bırakmaktır yaşlanmak. 

Çocuklara kanatlar verirdim, ama kendi başlarına uçmayı öğretmez, bunu onlara bırakırdım.

Yaşlı insanlara şunu söylerdim: Ölüm dediğin, yaşlanınca gelen bir şey değildir, kayıtsızlıktır ölüm.

Hepinizden çok şeyler öğrendim. Mesela öğrendim ki herkes bir dağın zirvesinde yaşamak ister. Bilmezler ki hakiki mutluluk zirveye ulaşınca değil, oraya varmaya çalışırken elde edilir. Mutluluk zirveye nasıl ulaşmaya çalıştığınızdır aslında.

Bir insan, bir kimseye tepeden bakma hakkına ve yükümlülüğüne, ancak o kimse yerden kalkmaya ihtiyaç duyduğunda sahip olabilir.   

Her zaman ne hissetiğinizi söyleyin, ne düşündüğünüzü değil.

Bilseydim ki bunlar sizi gördüğüm son anlardır, "Seni seviyorum," derdim size. 

Her zaman yarın vardır. Hayat bize yaptığımız yanlışlıkları düzeltme fırsatı tanır. Ancak olur ki bu dediğim çıkmaz, bu benim yaşadığım son gün olur, o zaman sizi ne kadar sevdiğimi ve hiç unutmayacağımı söylemekten memnuniyet duyarım.

Genç, yaşlı, hiç kimsenin yarına çıkacağının garantisi yoktur. Bugün sevdiklerinizi son kez göreceğiniz gün olabilir, bu yüzden ne yapacaksanız, beklemeyin, bugün yapın. İş işten geçince bir gülücük, bir kucaklayış, bir öpüş fırsatını kaçırdığınıza ve sevdiklerinizin son bir isteğini yerine getiremediğinize üzüleceksiniz, eminim.

Sevdiklerinizin yanında olun. Onlara ne denli ihtiyaç duyduğunuzu, onları ne denli sevdiğinizi kulaklarına fısıldayın, yüzlerine söyleyin. Onları sevin. Onlara iyi davranın. "Üzgünüm," "beni bağışla," "lütfen," "teşekkür ederim," ve bildiğiniz tüm sevgi sözcüklerini söyleyin onlara.

Hiç kimse kafanızın içindekileri bilemez. Tanrıya, size düşüncelerinizi açıklayabilme kabiliyeti ve gücü vermesi için dua edin.

Arkadaşlarınıza ve sevdiklerinize sizin için ne kadar önemli olduklarını söyleyin. 

Bu mektubu sevdiklerinize gönderin. Bugün göndermezseniz, zaman geçecek, yarın dün olacak. Hiç göndermezseniz de canınız sağ olsun.

Çokça sevgilerimle,

Arkadaşınız
Gabriel García Márquez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git