Meçhul Muhayyil, Türkiye gözlemlerini şöylece sıralamış, hemen tamamına katılıyorum:
1. herkes durmadan para konuşuyor.
2. zengin-eğitimli kesim gettolar kurmuş, kendini kandırmaya çalışıyor.
3. fakir-eğitimsiz kesim siyaset ile kendini oyalıyor.
4. zengin-eğitimsiz kesim para ile tatmin arıyor.
5. sokaklar, caddeler, meydanlar inanılmaz çirkin.
6. güzel olan bir şeye rastlamak çok zor. rastlayınca da hayranlık değil gerginlik hissediyorsun.
7. gündelik hayatın doğal bir akışı yok. devamlı kimlik değiştirmek, rol yapmak zorundasın.
8. geleceğe dair hiçbir beklenti yok.
9. kimse aptal değil, kimse saf değil.
10. ne kadar atıp tutulsa da herkes memlekette gurur duyulacak çok az şey olduğunun farkında.
11. ve yine herkesin farkında olduğu, ne tam anlamıyla kabul edilmiş ne de reddedilmesi mümkün muazzam bir adaletsizlik hayatın temeli olmuş.
12. zengin-fakir, seküler-dindar herkesin iliklerine kadar nüfuz etmiş bir acıdan beslenme, dünyaya karşı güvensizlik, yaşamaya dair korku var.
13. kurulabilen tek "sağlıklı" ilişki biçimi vicdan, merhamet, acıma üzerinden. bu da devamlı, alttan alta, hınç ve öfke yaratıyor.
14. insanlar arabalarıyla simbiyotik bir yaşam kurmuş. araba insanlara hem kol, bacak hem de güvenli bir hayat sağlıyor.
15. mümkün olan azıcık mutluluk tamamen yemek üzerine kurulu. muazzam bir yemekçilik var ve yemek kalitesi geçen senelere oranla büyük düşüşte.
16. zengin-fakir kimsenin ne yaptığını, neden yaptığını bildiği yok.
17. herkes bir şeyi taklit ediyor gibi ama kimse neyi taklit ettiğini bilmiyor. taklit etmese ne yapacak onu da bilmiyor.
18. herkes durmadan ötekini izliyor.
19. şarkılar, diziler, filmler fevkalade kötü.
20. erkeklerde muazzam bir yetersizlik hissi var. sokakta yanından geçen bir kadın, kuyrukta önünde duran adam, hareket eden hemen her şey onlara meydan okuyabilme potansiyeline sahip.
21. kadınlar prenseslik ile hizmetçilik arasına sıkışmış durumda.
22. herkes tedirgin.
ama en trajik olan bunların hepsinin son derece normalleşmiş olması.
zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz kimsenin artık bunları duyacak sabrı kalmaması. hatta anlatıp kimsenin huzurunu kaçırmak istememen. özetle, türkiye'nin ya sev ya terket bir ülke haline gelmesi.
Referans kişiyi tanımıyorum ancak hakikaten de nokta tespitler.
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Selamlar...
SilMerhabalar.
YanıtlaSilSaptamaların hepsine itirazsız katılıyorum. Doğru söze ne hacet!
Paylaşım için teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Ben teşekkür ederim, selamlar, saygılar...
SilÇok yönlü bir bakış açısıyla dikkate değer bir değerlendirme olmuş. "Ama en trajik olan bunların hepsinin son derece normalleşmiş olması." cümlesi çarpıcı bir özet gibi.
YanıtlaSil21. maddeye katılamıyorum. "Kadınlar prenseslik ile hizmetçilik arasına sıkışmış durumda ." cümlesi çok tartışmalı ve çatışmalı. Kaç kadın prenses rolünde ya da o kimliğe bürünmeye çalışıyor. Bence bu cümle her alanda kendini, bilgisini, kişiliğini kanıtlamış kadınlara ağır gelebilir. Toplumda yıllardır kaç prenses, kaç first lady gördük, tanıdık? Eğitimde, sanatta, siyasette, sivil toplum kuruluşlarında az sayıda değerli kadından başka kimler nasıl örnek oldular, yararlı sayılabilecek hizmetler sundular?
Ya hizmetçi olanlar...? Evinde dört duvar arasında çok zor koşullarda yaşam mücadelesi verenler , çocuklarını hayata hazırlamaya çalışanlar, sosyal etkinliklere katılanlar, aldığı çok düşük ücretlerle evi yuva yapmaya çalışanlar. Bir de adım adım modayı izleyen, dünyadan habersiz tipler. Ve daha niceleri. Kadınları iki grupta toplamak haksızlık gibi geldi bana.
Emeğinize sağlık, düşündürmek güzeldi.
Merhaba Makbule hocam, yorumunuzu biraz geç yayınlamış oldum, lütfen kusura bakmayın, eskisi kadar bakamıyorum buraya.
Sil*
"Kaç kadın prenses rolünde ya da o kimliğe bürünmeye çalışıyor," sorunuza dayanarak sizin adınıza çok sevindim. :) Demek ki Instagram başta olmak üzere sosyal medyaya bizim kadar maruz kalmıyorsunuz, vaktinizi öldürmüyorsunuz. :) Zira, sosyal medyada günde az bir zaman dahi geçirdik mi kadınların nasıl prenses, hatta kraliçe olmaya can attıklarını görüyoruz. Hadi can atmak neyse, insan bu, ister, gelgelelim insanlar bugün kendi elleriyle yarattıkları sahteliğe kendileri inanıyorlar. Çektikleri bir fotoğrafa kameranın sunduğu bütün filtreleri kullanan kadınlar ortalıkta gırla gidiyor.
Evet, söz konusu cümle kendini kanıtlamış kadınlara ağır gelebilecek türden ama öyle kadınlar -özellikle yeni nesil arasında- bugün artık azınlıkta kaldılar sanki. "Toplumda yıllardır kaç prenses, kaç first lady gördük, tanıdık?" diye soruyorsunuz. Biz değil, insanlar artık kendi kendini böyle görüp tanıyor artık. Asıl trajedi de bu zaten.
"Hizmetçi" olanlara gelince... Maalesef bugün hâlâ toplumumuzun bir gerçeği bu. Cinsler arası eşitlik söylemi bana kalırsa sahte bir söylem olarak son yirmi-otuz-kırk yıldır dillerde dolaşıyor ama hakiki bir eşitlikten bahsetmek hâlâ zor. Ve benim toplumda gözlemlediğim kadarıyla bundan bizzat kadınlar da erkekler kadar sorumlu. Ama asıl sorumlu kim derseniz, bizzat toplumun kültürü derim.
*
Gene bekleriz, sağlıkla kalınız...
Yorum yanıtınıza içtenlikle katılıyorum. Tekrar kendi yorumumu okurken fark ettim, gerekli yerlerde (!) ifadesini koymayı unutmuşum. Noktalama işaretlerinin eksikliği farklı değerlendirmelere yol açabiliyor. Haklısınız.
Silİnstagram' dan zorunlu bir ayrılışım oldu. Hesabım çalınınca ne kurtarabildim, ne kapatabildim. Bazı olaylar önce mutsuz ediyor, sonra da "iyi ki" dedirtiyor. Geri dönüşü hiç düşünmedim.
Kukla olmayan ya da gerçek rolünü, yerini bilen kadın- erkek tüm insanları saygıyla anıyorum tabii. Keşke sayıları giderek azalacağına çoğalsaydı.
Güzel bir alıntıydı, tekrar teşekkürler.
Merhabalar.
YanıtlaSilTekrar geldim ve "Halimiz Budur" paylaşımınızı bir daha okudum. İçler acısı şu halimizi tasvirdir. "... Ama en trajik olan, bunların hepsinin son derece normalleşmiş olması..." Evet bu son cümle halimizin tuzu biberi olmuş.
Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Tekrar hoş geldiniz Recep hocam . Şimdilik elimizden gelen, içler acısı olan bu halimizin bir nebze de olsa düzelmesini temenni etmek. Başka da elimizden ne gelir.
SilSelamlar...