Hali vakti yerinde, derlerdi onun için. Bunun ne demek olduğunu merak edip durdum yıllar yılı. Nihayet günün birinde karşılaştık. Kader meleği bizi beraber bir yolculuğa çıkarmıştı, üstelik de yan yana. Merakımı bizzat sorup giderme fırsatını yakalamıştım.
“Senin için,” demiştim, “hali vakti yerinde diyorlar, var mı aslı astarı?” “Aslı var, astarı yok,” demişti. Ben meraklanacak olunca da sürdürmüştü: “Halim yerinde, evet, gelgelelim vaktim yerinde yok nicedir.” Soran gözlerle bakmıştım yüzüne. Bunun üzerine, “Kaç yaşında görünüyorum,” diye sormuştu. “Altmış yoksan, elli beşten de aşağı değilsindir,” diye yanıtlamıştım, kendimden emin. Hayli acı bir gülümseyiş oturmuştu yüzüne. Ve bu gülümseyiş verdiği son cevap olmuştu bana. Tren, kendini kıvrımlı vadilerin insafına bırakmış gidiyordu.
15 Kasım 2018
12 Kasım 2018
Edebiyat niçin var?
Varvaria kralı, Harharistan sultanını ziyaret etmek için maiyetinde kırk kişiyle yola çıksaydı yolda başına neler gelirdi acaba? Bu sorunun yanıtını hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Neden mi? Çünkü ne Varvaria kralı diye bir kral vardır, ne de Harharistan sultanı diye bir sultan. Zaten Varvaria ile Harharistan diye iki ülke de yok. E tabii, ülke yoksa kral ne arasın? Gelgelim bilebiliriz de. Diğer her şeyi nasıl biliyorsak bunu da öyle bilebiliriz. İşte edebiyat tam da bunun için var.
8 Kasım 2018
6 Kasım 2018
Umurumda mı dünya
3 Kasım 2018
Yavru Bir Rüya
Dün gece rüyamda sapla samanı birbirine karıştıran karıncalar gördüm. Yavru karıncalardı bunlar. Bir civciv yanlarına yanaşmış neşeyle izliyordu onları. Civcivin farkındaydılar ama hiç mi hiç aldırmıyorlardı. Esasında anne tavuk, karıncaları yakalayıp yemeye alışsın diye göndermişti civcivini oraya, gelgelelim civciv oralı bile olmamıştı. Yavru karıncaların oyununu izlemek aç kalmaya değerdi bu civcivin gözünde. Doğrusu, yavru karıncaların da civcivden geri kalır yanı yoktu, onların da açlık umurunda değildi. Anneleri eve yiyecek getirmeye alıştırmak için samanlığa yöneltmişti onları, onlarsa iki takıma ayrılmış, takımlardan biri gidip saman getirirken öbürü sap getiriyor ve bunları birbirine karıştırıp oynuyorlardı. Hayat da ilginç bir trene benziyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)