1 Eylül 2010

Kıssadan hisse

Ağustos 29, 2010
00:20

İki üç saat kadar önce Bodrum çarşısındaydım. Yalıkavak'tan gelmiş Bitez'e gidecektim. Hava güzeldi, hafiften esiyordu. Biraz gezmek çekti canım. Kendimi sahile doğru bıraktım.

Eylül geldi gibi... Ramazanın ne kadar etkisi var bilmiyorum, turist sayısında gözle görülür düşüş var. Hoş, göze yabancıdan çok yerli turist çarpıyor ya...

Biraz sonra Barlar Sokağına doğru saptım. Saat henüz erken ancak sokak yine de seyrek. Sırtımda çantam biraz kabarık duruyor. Barlar sokağının girişindeki camide teravih namazı öncesi imam vaaz veriyor. Ses dışarıya da verilmiş. Barlarla cami bir arada. Başka yerde olsa buna tezat mı dersiniz, paradoks mu?... Ama burası Bodrum, burada tezat yoktur.

Dikkatimi camiden, sokağın girişinde solda duran bara çeviriyorum. Kimse yok. Bir adam tek başına oturmuş, önünde bir şey var mı yok mu, içiyor mu içmiyor mu fark edemiyorum. Bir yerlere dalıp gitmiş, o da bir şeyin farkında değil. "The oldest pub of the town" yazılı tabela kaldırılmış mı yoksa ben mi fark edemedim? Geçip gittim...

İki yüz metre gibi yürüdüm sokakta. 'Bomboş'. "Geri dönüp sahilde biraz vakit öldüreyim bari..." Döndüm geliyorum, balıkçıların ora azıcık kalabalık, sokak zaten daracık. Öbür yöne yürüyenlerden bir kadına sırt çantam az sert çarptı. Koluna galiba. Bu dar sokakta gayet olağandır bu, yoksa bana mı öyle geliyor? Arkamdan bir ses duydum: "Yavaş!" Döndüm baktım, banaymış. Çarptığım (belki de bana çarpan) kadının oğlu. 16, 17 var yok. Babası, annesi, kendisi, üç kişiler. Ebeveyn yaşlıca ama, 60 falan... İhtimal, İstanbul'dan gelmişler.

"Yavaş!" diye seslendiği kişinin ben olduğumu anlayınca, bakışlarımı onun gözlerinde sabitleyip birkaç saniye betonlaştırdım suratımı. Korktu çocukcağız ama belli etmedi. Ona doğru gideceğimi sandı. Gideceğim taktirde ne yapacağını bilemiyordu, gözlerinden belliydi.

Anası kadıncağızsa, ben durup döner dönmez bir an önce uzaklaşıp gitmek için çocuğun kolunu tutmuştu bile. Gittiler. Ben de yoluma devam ettim. Nedense kadının davranışını düşündüm. İçimden "Helal olsun teyze!" dedim. "Beladan böyle kaçılır." Bu sefer kendime güldüm, "bela ben mi oluyorum bu durumda!"

Birçok kıssadan hisse geliyor insanın aklına. Hepsini söylemek dağıtır biraz, bir tanesini yazıp bitirelim. İnsan bazen başkalarına hiç olmadığı gibi görünür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git