27 Ekim 2020

Çıkmadık Can

Kadın söylediği her kelimede haklı. Zaman zaman sesini yükseltiyor, zaman zaman sakince konuşuyor. O söyledikçe adam azarlandığını düşünüyor. Fakat durum bu, yapıp edecek bir şey de yok, kadın kesinlikle haklı. Adam kendini bir adamdan çok bir çocuk gibi hissediyor. "Belki de tüm bu olup bitenler, bu başıma gelenler çocukluğumda pek az azarlanmış olmamdan ileri geliyordur." İşte böyle geçiriyor içinden adam. Çocuk. Böyle durumlarda hiçbir şeyin nedenini, sonucunu anlayamıyor, algılayamıyor. Her şey duruyor öyle. Kafasında düşünceler duruyor. Bir kapana yakalandığını farz ediyor fakat ondan kurtulmak için bir şey yapmadığının da farkında. Galiba bu kapandan kurtuluşun olmadığının ön kabulü her şeye baskın geliyor: "Boşuna ne demelere çırpınayım?" düşüncesi içten içe beynini kemiriyor olmalı. Öğrenilmiş çaresizlik! Hatta daha da ilerisi, kendini gerçekleştiren kehanet! Gelgelelim her şeye rağmen soluk alıp verdiğinin ayırdında. Çıkmadık candan ümit kesilmez, diyerek önüne bakmanın iyi bir fikir olacağını düşünüyor. Düşünebiliyor. Her şeye rağmen.

3 yorum:

  1. İki tarafı da çok iyi anladığım bir gündeyim. Bazen susmak en iyisi sanırım. Ara vermek. Biraz uzaklaşmak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba C.
      Anlaşılmak çok iyi geliyor insana. Haklıyken de haksızken de.
      Sevgiler...

      Sil
  2. İnsan bir önü olduğunu görebiliyorsa zaten hiç ümit kesmemiş demektir. Her şeye rağmen deyip duruluyor ya, henüz bazı rağmenleri görmemiştir öyle diyenler. Zaman ve hayat ikilisi çok tuhaf.. Mesela doktorlar bana son bir yılda beş yıl yaşlanmış olduğumu söyledi, hem fiziken hem ruhen. Öğrendiğim en net genelleme şudur ki; insanın kendine ettiğini kimse yapamıyor. İyi de kötü de... Çıkmadık candan ümit kesilmez mi bilmem ama kesmemek gerekir doğrudur
    Azize.

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git