Yavruların ısrarının kesilmeyeceğini anlayan ördek onları alıp göle götürüyor, çaresiz. Akşama da az kalmış. Varır varmaz göle atlıyorlar birer birer. Yirmi dakika kadar yüzdükten sonra, "Hadi, yeter artık," diyor anneleri, "eve gidiyoruz." Fakat yavrular onu duymuyorlar bile. Anne bir on dakika daha sabrettikten sonra bir kez daha sesleniyor, "Yeter artık, gidiyoruz." Sızlanmalar başlıyor, "Hayır, biraz daha kalalım," sesleri duyuluyor. Anne başına iş açtığının farkına varıyor. Sesini yükseltiyor, bağırıyor, kızıyor da yavrular ancak o zaman gölden çıkmaya başlıyorlar isteksizce. Ne var ki bir tanesinin hiç çıkası yok. Anne yavruları sayınca fark ediyor bunu. Sazlıkların arasında saklanmış. Annesi çağırıyor, gelmiyor. Bağırıyor, oralı olmuyor. Bakıyor ki olacak gibi değil, "Siz kalın burada, sakın bir yere gitmeyin," diye öbürlerini uyararak suya atlıyor. Haylaz yavru kaçmaya başlıyor. Sazlıkların arasında gizleniyor, kimi zaman etrafında dolanıyor, annesini iyicene yoruyor. Anne ördek afallıyor, nesi var bu yavrunun böyle, anlamak için sudan çıkıp diğerlerinin yanına gidiyor. Biraz sessizce bekledikten sonra bu kez tatlı dille onu çıkarmayı deniyor. Bebeğim, şekerim, kuzum, sıralıyor. Fakat bu da para etmiyor. Ördek bir kez daha suya atlayıp kovalıyor ama bir sonuç alamıyor. Tepesi atıyor, gölden çıkıp yavruları alıp eve doğru yol alıyor. Hava da kararmaya başlıyor. Epey de soğuk. Ördeğin öbür yavrularını bırakıp döneceğini sanıyorum. Gelgelelim uzunca bir zaman geçiyor da gelen giden olmuyor.
Nihayet bir ses yükseliyor. Epeycedir sazlıkların arasında pusup kalmış olan yavru bağırarak annesini çağırıyor. Anne duyuyor mu, duymuyor mu, belirsiz. Vakit geçiyor biraz. Ve ben pek çok kez olduğu gibi, en heyecanlı yerinde uyanıyorum rüyanın. Tuvalete gidip geliyorum ve derhal gözümü kapatıyorum belki devamını görürüm diye. Şansıma bak ki bu kez görüyorum da, halbuki hiç olmaz böylesi. Rüyam kaldığı yerden değil de kesintiye uğramış da devam ediyor. Sabah olmuş, yavru ördeğin yarısı donmuş olan suyun içinde donakalmış, göğsünden yukarısı da dışarıda, annesiyle kardeşleri gelmiş, kenardan onu izliyorlar, o da bir neşeli, bir neşeli ki sorma. Diğerleri de yüzlerinde gülümseyişle bakıyorlar ona. Yarısı böylecene buz tutmuş haldeyken neden bu kadar neşeli ki bu ördek, diye meraklanıyorum. Ve işte o sırada bir kez daha uykum bölünüyor. "Rüyamızın en heyecanlı yerinin neresi olduğunu nereden bilebiliriz," diyorum kendi kendime.
Süper (diye kısa ama tam anlamını içeren bir yorum bırakıyorum buraya).
YanıtlaSilTeşekkür ederim Narda. :)
Sil