29 Temmuz 2022
Temmuz bitmek üzereyken
25 Temmuz 2022
Neymiş
Online bir mesleki gelişim kursuna katıldım. Sertifika almak için on beş soruluk kurs sonu sınavında %50 başarı şartı vardı, her halukarda geçerim dedim, %40'ta kaldım. Demek ki neymiş?..
23 Temmuz 2022
Mesele yok
Dün öğle üzeri Perşembepazarı'na gittim, oradaki ufak bir işimi hallettikten sonra iki adım ötedeki Salt'ın kapısında buldum kendimi. Kapıdaki arkadaşa, görecek bir şey var mı, diye sordum, var deyince içeri girdim. Varşova'dan gelen bir film gösterimi sergisi var. Beş on tane tüplü televizyondan Polonyalı yönetmenlerin vakti zamanında çektikleri kısa filmler gösteriliyor. Galiba çoğu amatör yönetmen. Alacakaranlıktan Önce adlı altı dakikalık filmi izleyip kalktım, diğerlerineyse sırayla göz attım, koltuklar rahattı, azıcık dinlenmiş de oldum.
Sonra mimarlık kütüphanesine şöyle bir göz attıktan sonra oranın içinden geçilen kasa odalarındaki Osmanlı paraları sergisini gezdim. Bilen bilir, Galata'daki Salt binası, zamanında Bank-ı Osmanî'nin bulunduğu bina. Sonra birer birer üst katlara çıktım, gezinip binanın fotoğraflarını çektikten sonra çıktım.
Yukarıya doğru giderken Şınaydertempel'e de bir bakayım dedim. Bir şeyler var mı diye sordum, evet, orada da bir resim ve heykel sergisi varmış, onu da hemencecik gezip çıktım. Schneider Tempel, Galata bölgesindeki eski bir sinagog, pek büyük değil, günümüzde sanat merkezi olarak kullanılıyor. Buraya en son Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun sergisine gelmiştim, iki yılı geçti galiba.
Yukarı doğru çıkmaya devam ettim, garibim yaşlı bir çift uflaya puflaya yokuşu çıkıyordu, Galata Kulesi'ne çok var mı diye sordu amca, on dakika var dedim, halbuki benim adımlarımla bir iki dakika kalmıştı. Yaşlılık zor iş vesselam.
Baktım kulede pek sıra yok, ben de hemen kuyruğa katıldım, az sonra da içeri girdim zaten. (Kuyrukta yaşlıca iki Fransız abla hemen arkamda konuşuyorlardı. Üstelik bunlar Cezayir asıllı filan da değil, bildiğin Fransız. Evet, önceki günkü meseleden söz ediyorum gene. Türkiye ucuzlayınca bu yıl gözle görülür artış var Avrupalı turist sayısında.) Yukarısı her zamanki gibi harika esiyordu. Biraz fotoğraf çekip indim. Kararsızdım, İstiklal'e mi çıksam, aşağıya mı insem derken Tophane'ye indim. Yemek yiyip gidip bir kafede oturdum, Salt'tan aldığım bülteni biraz okudum, biraz da telefona bakındım, bir saat kadar orada oyalandıktan sonra da kalkıp Kabataş'a yürüdüm. Gene kararsızdım, Taksim'e çıkıp oradan mı eve gitsem, yoksa Kadıköy'e gidip oradan mı? Kendimi iskelede buldum, az sonra da vapur geldi, ver elini Kadıköy. İstanbul Kitapçısı'nda biraz otururdum ama kapanmasına yarım saat vardı, ben de metrobüse doğru yol aldım. Fakat az sonra aklıma evde lazım olan bir iki şey gelince Ayrılıkçeşmesi'ndeki AVM'ye saptım. Nihayetinde de Söğütlüçeşme'ye, oradan da eve.
İstanbul ısınmaya başladı, lakin akşamlar iyi gene de. Hep böyle sürmesinde benden yana mesele yok. Serinlikler diliyoruz efendim.
21 Temmuz 2022
Temmuzun üçte ikisi geride kalmışken
20 Temmuz 2022
Serinlikler
Bari günlük tutayım burada... Malzeme desen istemediğin kadar. İstanbul'da malzemeden bol ne var? Hem zaten bloğa yazmadığım için sürekli kendime söylenip duruyorum. O halde yaz kardeşim, seni tutan mı var.
Bu hayattaki en sevimsiz, tatsız meselelerden biri nedir: Yolu biliyor olmanıza rağmen girip yürümüyor oluşunuz.
Bugüne değin tıkanmaktan, bir türlü yazamamaktan yakınıp çare soran kaç insana akıl vermişliğim vardır halbuki: Tıkanmanın tek çaresi yola devam etmektir kardeşim. Berbat, gereksiz, anlamsız şeyler çiziktireceksen bile her gün, bilemedin her hafta çiziktireceksin bir şeyler... İşte bunu bilen, bunu diyen fakirin kendisi bu reçeteye uymuyorsa bilin ki orada sıkıntı vardır.
Bu hayattaki en sevimsiz, tatsız meselelerin bir diğeri de, hiç kuşkusuz, kişi kendine verdiği sözü tutmamaktır. Bakalım tutabilecek miyiz.
İstanbul'da meseleden bol ne var deyince tabii bu işin bir yüzü, diğer yüzüyse şudur ki yazmak dedin miydi malzemesi de kişinin içindedir sanki, ne dersiniz?
Yaz günlerinize bolca serinlikler dilerim efendim.