8 Ağustos 2008

Harname

MÜNÂSEBET-İ HİKÂYET

Bir eşek var idi zâif ü nizâr
Yük elinde katı şikeste vü zâr

Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi

Ol kadar çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamışdı yağır

Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı deri

Eydür idi gören bu sûretlu
Tan degül mi yürür sünük çatlu

Dudağı sarkmış u düşmiş enek
Yorılur arkasına konsa sinek

Toğranur idi arpa arpa teni
Gözi görince bir avuç samanı

Kargalar dirneği kulağında
Sinegün seyri gözi yağında

Arkasından alınsa pâlanı
Sanki it artuğıydı kalanı

Birgün ıssı ider himâyet ana
Ya’ni kim gösterür inayet ana

Aldı pâlanını vü saldı ota
Otlayurak biraz yüridi öte

Gördi otlakda yürür öküzler
Odlu gözler ü gerlü göğüzler

Sömürüp eyle yirler otlağı
Ki çekicek kılın tamar yağı

Boynuzı ba’zısınun ay bigi
Kiminün halka halka yay bigi

Böğrişüp çün virürler âvâze
Yankulanurdı tağ ü darvâze

Har-ı miskîn ider iken seyrân
Kaldı görüp sığırları hayrân

Geh yürürler ferâgat ü hoş-dil
Gâh yaylâ vü kışla geh menzil

Ne yular derdi ne gâm-ı pâlân
Ne yük altında haste vü nâlân

Acebe kalur u tefekkür ider
Kendü ahvâlini tasavvur ider

Ki birüz bunlarunla hilkatde
Elde ayakda şekl ü sûretde

Bunlarun başlarına tâc neden
Bize fakr ü ihtiyâc neden

Bizi ger arpa ok u yây itdi
Bunlarun boynuzun kim ay itdi

Didi bu müşkilümi itmez hal
Meger ol bir falân har-i a’kal

Var idi bir eşek firâsetlû
Hem ulu yollu hem kiyâsetlû

Çok geçürmiş zamâneden çağlar
Yükler altında sızırup yağlar

Nûh Peygamber’ün gemisinde ol
Virmiş İblîse kuyruğıyla yol

Dir imiş ben döşedimdüm döşeği
Dirilürken ölüp ‘Üzeyr eşeği

Hoş-nefesdür diyü vü ihl ü fasîh
Hürmet eyler imiş humâr-ı Mesîh

Kurd korkar idi kulağından
Arslan ürker idi çomağından

Ol ulu katına bu miskîn har
Vardı yüz sürdi didi iy server

Sen eşekler içinde kâmilsin
Âkıl ü şeyh ü ehl ü fâzılsın

Anda k’ıslâh ide tapun şer ü şûr
Har-î Deccâle diyeler ker ü kûr

Menzil-i mü’minîne rehbersin
Merkeb-i sâlihîne mazharsın

Nesebündür mesel hatîblere
Nefesün hoş gelür edîblere

Sen eşeksin ne şek hakîm-i ecell
Müşkilüm var keremden itgil hall

Bugün otlakda gördüm öküzler
Gerüben yürür idi göğüzler

Her biri semîz ü kuvvetlü
İçi vü taşı yağlu vü etlü

Niçün oldu bulara enzâni
Bize bildür şu tâc-ı sultanî

Yok mıdur gökde bizüm ılduzumuz
K’olmadı yir yüzinde boynuzumuz

Her sığırdan eşek nite ola kem
Çün meseldür ki dir benî âdem

Har eger hâr ü bî-temîz oldı
Çünkü yük tartar ol azîz oldı

Bâr-keşlikde çün bizüz fâik
Boynuza niçün olmaduk lâyık

Böyle virdi cevâb pîr eşek
K’iy bilâ bendine esîr eşek

Bu işün aslına işit illet
Anla aklunda yog ise kıllet

Ki öküzi yaradıcak Hallâk
Sebeb-i rızk kıldı ol Rezzâk

Dün ü gün arpa buğday işlerler
Anı otlayup anı dişlerler

Çün bular oldu ol azîze sebep
Virdi ol izzeti bulara Çalab

Tâc-ı devlet konıldı başlarına
Et ü yağ toldı iç ü taşlarına

Bizüm ulu işimüz odundur
Od uran içümüze o dûndur

Bize çokdur hakîki buyrukda
Nice boynuz kulağ u kuyruk da

Döndi yüz derd ile zaîf eşek
Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek

Didi sehl ola bu işün aslı
Çünki şerh oldı bâbı vü faslı

Varayın ben de buğday işleyeyin
Anda yaylayup anda kışlayayın

Nice yiyem odun ile letler
Bulayın buğday ile izzetler

Gezerek gördi bir gögermiş ekin
Sanki dutardı ol ekin ile kîn

Aşk ile değdi girdi işlemeğe
Gâh ayaklayu gâh dişlemeğe

Arpa gördi gögermiş aç eşek
Buldı cân derdine ilâç eşek

Değme kerret ki şevk ile karvar
Toprağın bile götürür harvar

Eyle yidi gök ekini terle
Ki gören dir zihî kara tarla

Yiyürek toydı karnı çağnadı
Yuvalandı vü biraz ağnadı

Başladı ırlayup çağırmağa
Anup ağır yükin ağırmağa

Dimiş ol âdemî ki hoş-demdür
Niam oldukda bî-nagam gamdur

Pes idüp cûş içinde eşvâkı
Rast düzdi nevâ-yı uşşâkı

Çeker âvâze tîz ider perde
Hoş ser-âğaz ider muhayyerde

Nice düzmek ki bozdı âhengi
Perdesin açdı ol cihân nengi

Çıkarur har çün enker-ül esvât
Ekin ıssına arz olur arasât

Ağaç elinde azm-i râh itdi
Tarlasını göricek âh itdi

Dâneden gördi yiri pâk olmış
Gök ekinliği kara hâk olmış

Yüreği sovumadı söğmeg ile
Olımadı eşeği dögmeg ile

Bıçağın çekdi kodı ayruğını
Kesdi kulağını vü kuyruğını

Kaçar eşşek acıyaruk cânı
Dökilüp yaşı yirine kanı

Uğrayu geldi pîr eşek nâgâh
Sordı hâlini kıldı derd ile âh

Yermürü inleyü didi iy pîr
Har-ı rûbâh bigi pür-tevzîr

Bâtıl isteyü haktan ayrıldum
Boynuz umdum kulakdan ayrıldum

Benem ol gâm yükinde har-ı leng
Gussalar balçığında vâlih ü deng

Ne yüküm bir nefes giderici var
Ne biraz çekmeğine yarıcı var

Har gedây-iken arpaya muhtâç
Gözedürem k’urıla başuma tâc

İster iken halâldan rûzî
Varım itdüm haramîler rûzî

Ger tonuzlara olmaya buyruk
Âh gitdi kulağ ile kuyruk

Hükm-i sultâna k’ola pâyende
Çarh çâkerdürür felek bende

Kim ola bâri bir iki eclâf
K’ide tevk-i pâdişâha hilâf

Şâh kahrı ne’ûzü-billâh eger
Çarh baş çekse ide zîr ü zeber

Göklere irdi nâle vü feryâd
Dâd iy pâdişâh-ı âdil dâd

Şeyhî uzatma nâle vü âhun
Nüktedândur bilür şehen-şâhun

Ger inâyetden istesen tevfîr
Kılma devlet duâsını taksîr

Nice kim bu zamâne-i nâ-sâz
Câhile nâz vire ehle niyâz

Ne kadar kim cihân-ı bî-ihlâs
Ârifi hâric ide âmiyi hâs

Ol şehün işi izz ü nâz olsun
Düşmeninün gam ü niyaz olsun

(Vezin: Feilâtün mefâilün feilün)

Şeyhi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git