17 Eylül 2008

Tarayıcı Pazarı ve İnteraktif Demokrasi

Google'un birkaç gün önce duyurduğu Chrome adlı tarayıcısı büyük bir heyecan yarattı. Bunun birçok internet kullanıcısı gibi beni de gayet mutlu ettiğini söylemeliyim. Başlıca iki sebepten dolayı:

1. Google ne yaparsa iyi yapar kanısındayım. Elini attığı her şeyi sürekli olarak geliştiriyor, yenilikleri büyük bir hızla hayatımıza sokuyor, bizlere dinamik servisler sağlıyor,

2. Bir pazarda aynı hizmeti verenlerin sayısı ne kadar çoksa o hizmetin kalitesi de o oranda yüksek olur. Sadece Internet Explorer'ın olduğu günlerin üzerinden fazla bir zaman geçmiş değil. Mozilla'nın Netscape'ten sonra Firefox'u geliştirmesi zaten tam anlamıyla tarayıcı piyasasında bir devrim oldu. Firefox ile bir bakıma ufkumuz genişledi. Piyasaya gelen rekabet en çok kimin işine yaradı derseniz, tabii ki biz kullanıcıların.


Serbest piyasanın, insaniliği tamamen bir tarafa bırakan vahşi rekabetinden bahsetmiyoruz elbette ancak rekabet her zaman vahşi olacak diye de bir şey yok tabii. Nitekim bilişim dünyasının bu tür rekabetleri, görüldüğü gibi hem geliştiricilerin hem de kullanıcıların yararına. Hem sonra, hiç rekabetin olmadığı bir ortamda gelişme/ilerleme ya olmuyor ya da çok ağır oluyor. İşte bu nedenle ben Chrome gibi nur topu bir tarayıcımızın doğmuş olmasını oldukça önemsiyorum. Üstelik bunu Google gibi bir devin çıkarmış olmasını daha bir önemsiyorum.


Tarayıcılardan söz açılmışken atlanmaması gereken bir nokta daha var. Firefox'un yaptığı devrimin en büyük özelliklerinden biri tarayıcıyı bize ücretsiz sunması oldu. Google'un zaten şimdiye kadar kimseden para aldığı görülmemiş. Servislerinin neredeyse tamamını ücretsiz olarak kullanıma sunuyor. Microsoft da bu pazardaki payının azalmaması için büyük ihtimalle Explorer'ı artık ücretsiz sunacak. Yine biz kullanıcıların lehine.

İnteraktif Demokrasi
Tüm bunlar bize neyi gösteriyor? Demokrasinin, bilişim dünyasında da oturmuş olduğunu. Baksanıza, sayısı artan tarayıcılar, üstelik sadece tarayıcılar da değil, hemen her konuda bize büyük kolaylıklar sağlayan başta işletim sistemleri olmak üzere binlerce bilgisayar programı demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olan çoğulculuğu doğurmuyor mu? Bir başka örnek vermek gerekirse, alın size Linux. Microsoft, Windows sürümlerini şimdi bile epey pahalı fiyatlardan satıyor. Siz bir de Linux ve diğer işletim sistemleri olmasaydı ne olurdu, onu düşünün.

İşte bütün bunlar Batıda birkaç yüzyıl önce temelleri atılan ve bugün artık tam olarak oturmuş olan demokrasinin doğal olarak interaktif dünyaya da hemen sirayet edip interaktif demokrasi diyebileceğimiz olgunun doğmasına yol açıyor.

Peki ya bizim buralarda? Hemen her gün sansür haberleri geliyor. Geçtiğimiz yıl Wordpress gibi bir platform aylarca kapalı kaldı. Bu yıl YouTube aynı kaderi paylaştı. Üstelik her geçen gün bu durum düzeleceğine daha da kötüye gidiyor. YouTube gibi milyarlarca videoyu barındıran bir sitenin birkaç video yüzünden aylarca kapalı kalmasının mantığını anlamak da doğrusu biraz zor. Hoş, işin içinde mantık da yok ya. Hani Çin gibi belli konularda kırmızı çizgileri olan bir ülke de değil burası, öyle olsa en azından işin biraz tutarlılığı olur. Ama o da yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git