25 Haziran 2013

Yeni Ufuklara Yelken :)

Bloğun adını değiştirmeye karar verdim. Bir süredir düşünüyordum bunu. Eskiden sık sık değiştirirdim, son beş yıldır da Bizim Zamanımız duruyordu. Bu adı ilk koyduğum zaman, nasıl olsa onu da bir süre sonra değiştiririm, diyordum, öyle olmadı, kaldı orada beş yıl boyunca. Sigarayı bırakışım da aynen böyle olmuştu, daha önceden iki-üç bırakma girişimim olmuştu, her birinde de, nasıl olsa yine başlarım, düşüncesi kafamın bir köşesinde duruyordu, son bırakma girişimimde de, dur bakalım, bu kez ne kadar sürecek, dedim kendime ve bıraktım. Kafamda da bir ay gibi bir süre vardı çünkü daha önceki bırakma girişimlerim üç aşağı beş yukarı bir ay sonra hava oluyordu. Bir ay geçti, iki ay geçti, baktım yeniden başlamıyorum. Derken üç ay, beş ay ve bir yılı buldu. O zaman da, şimdi artık yeniden sigaraya başlamak ayıp olur, dedim kendi kendime ve bırakış o bırakış. Bir daha da ağzıma sürmedim. Bloğun adını, diyordum, değiştirmeye karar verdim. Neden derseniz, Bizim Zamanımız'dan sıkıldım da denebilir, sanki bir iki nedeni daha var ama inanın ne olduğunu tam olarak kestiremiyorum. Siz kafamın içindeki kaosa verin.   



Neden Bizim Zamanımız adını kullanıyordum blog için? Daha önce şurada da yazmıştım, içinde yaşadığımız bu zaman, yani bizim zamanımız bana hep ilginç gelmiştir. Nitelikli tarih kitapları okudukça da pekişir bu düşüncem. Sahiden de, şöyle açık bir zihinle düşününce, bunun ne denli böyle olduğu görülebilir. Daha önce yaşanan hiçbir zamana benzemiyor bizim zamanımız. Aslında uzun zamandır burada Bizim Zamanımız başlıklı uzunca bir yazı yazmayı düşünüyor(d)um ama bu hâlâ gerçekleşmedi, umarım yakında gerçekleşir. Ondan ötürü, burada uzun uzadıya girmeyeyim konuya, yalnızca verdiğim bu genel bilgi kalsın şimdilik, zamanımız zaman değil kardeşim, ben ne yapayım.


Peki, neden Göçebe Düşünceler? Anlatayım. Efendim, canım sıkıldığında pek çok kere yaptığım gibi önceki akşam da kitaplığa uzandım ve rastgele bir edebiyat dergisi çektim. kitap-lık'ın Mart 2003 sayısı geldi. Dosya konusu "Edebiyatçının 'medeni hal'leri." Birkaç lezzetli yazı, birkaç da şiir okuduktan sonra çevirmeye devam ettim sayfaları. Karşıma Mel Kenne diye bir adam çıktı. Daha önce de okumuştum bu dergiyi, o zaman da görmüş olmalıyım ama aklımda kalmamış olacak ki, bu adamı "ilk kez" gördüm. Mel Kenne, kendini gönüllü sürgüne adamış Amerikalı bir şair, yazar, akademisyen. Dünyanın türlü yerlerini gezdikten sonra kendini İstanbul'da bulmuş. "Galatalı" olmuş çıkmış. Deyiş yerindeyse, bütün hayatı sürgünde geçmiş, ama dediğim gibi, gönüllü sürgünde. kitap-lık'ın Profil adlı köşesinin söz konusu sayısı ona ayrılmış anlayacağınız. İpek Seyalıoğlu hazırlamış. Kenne hakkında genel bilgi, kendisiyle bir söyleşi, birkaç şiiri ve günlüğünden bir yazı. İşte, bu yazının başlığı, "Göçebe Düşünceler: Sürgünde Bir Yurt." Okuyunca, aha, dedim, bloğumun yeni adı olabilir bu. Zaten, doğrusunu isterseniz göçebe sözcüğünü düşünmüştüm bir iki kere, yanına bir şey bulamayınca öylece kalmıştı. İnternete baktım, göçebe düşünce kavramı çağımız filozoflarından Gilles Deleuze'e aitmiş. İyi, dedim, bundan böyle bu adı kullanacağım. Bu adı neden beğendiğimi, neden seçtiğimi –herhalde– sonra anlatırım. Yani büyük olasılıkla, muhtemelen, umarım, inşallah.

2 yorum:

  1. Oley geç de olsa partiye katıldım. Sanırım blogun Bizim Zamanımız olduğu dönemi de hatırlıyorum. Bana da "Göçebe Düşünceler" daha iyi geliyor açıkçası.

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git