7 Nisan 2016

Yaşamın symptoma'sı

Bazı şeyler yoktur. Fakat olmadıkları halde onları var biliriz. Bilmek hadi neyse de, var “kabul ederiz” ve asıl yanılgıya da işte o zaman düşeriz.

Mesela, şişede duran şey nedir?

Alıp tencereye boşalttığımızda yalnızca şişedeki sütü değil, ayrıca ağırlığı da boşaltmış oluruz. Elimizde boşalıp hafiflemiş bir şişe kalır geriye. Şu halde, tencereye boşaltmadan önce şişede duran şeyin süt mü yoksa ağırlık mı olduğu meselesi sanıldığından daha önemlidir. “Burada önemli olan ne var ki? Hem süt hem de ağırlık, ikisi bir arada bulunur,” diyecek olanlara verilecek bir yanıtımızın olmadığını unutmadan söylemeliyiz. Bununla birlikte, edilecek ısrarlara da hazırlıklı olmalıyız. Şişeden boşalan kadar sütün şişeden boşalan kadar ağırlıkla birlikte tencereye geçmiş olduğu iddiasıyla üzerimize gelinebilir. Biz de o an bilumum ağırlık ölçer aletlerin, örneğin terazinin, tartının, kantarın insan yapımı olduğunu, bunlara güvenmemekte ya da bunları yok saymakta herkes kadar özgür olduğumuzu söylemeliyiz. Şöyle bir karşı sav da geliştirebiliriz: Küçük bir çocuğa kaldıramayacağı denli ağır gelen bir şişe süt, bir yetişkine gayet de hafif gelebilir. Evet, şu halde ağırlık denen şey gerçekte yoktur. Oysaki süt bütün gerçekliğiyle orada duruyordur. Çocuğa, yetişkine ya da başka bir şeye göre değişmez bu, süt süttür ve orada duruyordur. İşte bunun gibi, aslında yok olduğu halde var kabul edilen şeylere felsefede araz derler. Sonradan ilinek diye Türkçeleştirilmiş de.

Gelmek istediğim yer şurası, eğer ağırlık denen şey yoksa, ki yok, bize ağır gelen onca şeyin altında hiç yere mi eziliyoruz? Diğer milyon kadar şey bir tarafa, bazen hayatın kendisi bir bütün halinde bize ağır gelmiyor mu? O vakit, gerçekte olmayan şeyi varmış gibi düşünmemizi, öyle kabul etmemizi sağlayan şeyi bulmamız gerekiyor galiba. Bulduk mu dünyanın tekmil ağırlıklarını üzerimizden kolayca atabiliriz, değil mi?

6 yorum:

  1. Son paragrafın ilk sorusuna yönelik: Eziliyorsak varolmadığını nasıl iddia edebiliriz?

    Bazı şeyler için somut delillere ihtiyaç yoktur, bir kişi bile hisseyorsa; o şey, belki de araz, gerçekten vardır. Yani öyle kabul ederim ben. Sizi bilmem ;)

    Teşekkürler, iyi geldi bu yazı. Arazı arayamaya devam, ilk bulan haber etsin =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Avare Karınca. Savıma karşı iyi bir sav doğrusu. Ama geri adım atmıyorum. :) Yeni bir örnek vereyim. Gezegenler arasında ağırlık farkı yok mudur? Hatta, bir gezegenle uydusu arasında da bu fark yok mudur? Örneğin bir cismin Dünya'daki ağırlığıyla Ay'daki ağırlığı farklı değil midir? Bir cismi gezegenler arasında dolaştırdığımızda cismin kendisinde bir değişme olmazken ağırlıkları neden değişir? Demek ki ağırlık denen şey gerçek olmayan, koşullara göre değişen ve hatta yok olan bir şeydir de ondan. Naçizane, böyle düşünüyorum. :)

      Ben teşekkür ederim, selamlar...

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Aze. Ama burada bir haksızlık yok mu sanki, hayat bize sormadan üzerimize sorumluluk yüklüyor?
      Sevgiler...

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Niye ki? Beni doğurduğu için mi? :))

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git