4 Şubat 2018

Terazi

Terazinin neyden yapılmış olabileceğini düşündüm. Alüminyuma benziyordu benzemesine de o güne değin gördüğüm tekmil alüminyum malzeme beyazdı, buysa sarı. Cansız bir sarı. Olabildiğince eskiydi de. Yalnızca o mu ama? Dükkân da eskiydi. Sahibiyse ikisinden de eskiydi, dükkânından da, terazisinden de.

Terazinin alüminyumdan mı, bakırdan mı, başka bir maddeden mi yapılma olduğunu hiç öğrenemedim. Günün birinde terazi durup dururken aklıma gelmişti de gidip İbrahim Amca'ya oradan taşınalı kaç yıl olduğunu sormuştum. Kırk, demişti. Nasıl yani, diye atılmıştım hemen, mesela otuz sekiz değil de kırk mı? Evet, demişti, tam olarak kırk. Aradan bunca zaman geçmişken dönüp oraya gitsem, dükkân hasbelkader hâlâ yerinde duruyor olsa, terazisi içinde duruyor mudur acep, diye sormuştum. İlkin içimden kendime, sonra da seslice İbrahim Amca'ya. Yalnızca alaycı bir bakışla vermişti cevabımı. Susup kalmıştım ben de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git