27 Nisan 2018

Hani

hiç bitmeyecekmiş gibi gelen o uzun ve kıvrımlı yokuşu çıkıyorduk, rastgele bir radyo kanalı açmıştık (hangimiz?), Slav dillerinin birinde bir şarkı çalıyordu (şimdi tek bir sözünü hatırlamıyoruz şarkının), daha yarım saat evvel açık olan hava şimdi kapanmaya yüz tutuyordu, yağacağı bile vardı, iliğine kadar ormanlarla örtülü dağların manzaraları ne de güzeldi, hele bir de geride bıraktığımız o masmavi deniz, iki genç çocuk almıştık (el mi kaldırmışlardı, kendimiz mi durmuştuk?), on sekiz-yirmi yaşında var yoklardı, köylü çocuklarıydı, üst başları köylülük kokuyordu, açık etmeden kendi köylülük zamanlarımı anmıştım oracıkta, "bu çalan parça Sırpça mı?" anlamında "Srpski?" diye sormuştum, sağda oturanı "Srpski" diye yanıtlamıştı beni (anlamış mıydı ne sorduğumu?), gideceğimiz yolu sormuştuk da anlaşamamıştık doğru dürüst, az sonra eski, "biz kentlilerin" kullanmaktan utanacağı telefonunu uzatıp haritayı göstermiş, gideceğimiz yolu tarif etmişti, on km. kadar ötede bırakıp devam etmiştik yolumuza...

7 yorum:

  1. Sen olmalısın, ben meşguldüm hatırlarsan. Hatırlasak daha güzel olurdu. El kaldırmışlardı. Gördüğüm ve arasından geçtiğim en güzel dağlardı, Çambaşı dahil. Onların tarifiyle bir köye sapmış, köy bakkalından çikolata, içecek, bir iki de değişik bisküvi almıştık, -ya da tanıdık ürünlere mi rastlamıştık?- ülkeden çıkana kadar bitiremediğimiz.

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Sonra, Çetine'ye varmıştık. (ya da öncemiydi orası?) Gördüğüm en güzel kasaba/köy meydanıydı. Dikdörtgen yapısı, sıra halinde uzun, iri ve koyu yapraklı ağaçlar, yabancı plakalı aracı takip eden meraklı esnaf gözleri. Niye orada durup bir çay içmedik, hep üzülüyorum. Tekrar görmek isteyeceğim yerlerden oldu...
      Sonra, asıl varacağımız yere varmıştık. Ben yorgunluktan hasta olmuştum. Sen bana muz almıştın iyi gelir diye herhalde. Sen dolaşmaya çıkmıştın, ben öyle yorgundum ki gözümü açamıyordum. Sokakları kendi başına keşfetmek istersin ve gelmenin gece yarısını geçeceğini düşünerek uyumuştum ben, çok geçmeden dönmüştün. Şaşırmıştım?...

      Sil
    2. Bana da sonraydı gibi geliyor. Çetine'ye Eski Kraliyet Başkenti diye yasal statü bile vermişler. Eski de olsa, herhalde dünyadaki en güzel başkentlerden biridir. Hatta iyi ki eski, çünkü bu onu diplomasi kokmaktan kurtarmıştı.
      *
      Sana muz alıp geldikten sonra aşağıya inmiştim yemek yemeye. Adamın kendi restoranıydı ya alt kat. Güzel şaraplarımız var demişti, hemen yanıbaşlarında duran Ohrid kıyısındaki bağlardan üretiliyormuş. Bir küçük şişeyi taptaze balıkla bitirmiştim. Çok şey kaçırmıştın o gün.

      Sil
  3. Yoksa sen o çocukların nereye gittiğini mi merak etmiştin? Onlarla inmek mi istemiştin?

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git