9 Haziran 2018

Köprü

Akşamdı. Hava kararmak üzereydi. Omzumda heybem, şehre gidiyordum. Fakat yolu bilmiyordum, çünkü ilk kez geçiyordum buralardan. İleride köprü vardı. Besbelli, şehir köprünün öte yanındaydı. Gelgelelim köprünün hemen karşı tarafından yol ikiye ayrılıyordu. Hangisinden gitmeliydim? Yanlış yola girersem birazdan havanın iyiden iyiye kararmasıyla kaybolabilirdim de. Neyse ki biraz daha yaklaşınca köprünün üzerinden karşıya geçmekte olan birinin karartısını gördüm. Sevindim haliyle. Epeyce yavaş yürüyordu, kısa boylu biriydi. Az sonra yetişecektim. Bu uzunca köprü geniş bir yatakta akan bir ırmağın üzerindeydi. Nihayet köprüye vardım, birkaç adım sonraysa seslendim: "Selamün aleyküm, dayı!" Bana döndü. Dönmesine döndü de o da nesi, insan sandığım kişi meğer bir ayıymış. İlkin kaçmayı düşündüysem de bunun hiç de iyi bir fikir olmayacağına karar verip adımlarımı da biraz yavaşlatarak yürümeyi sürdürdüm. Yanına varınca, "Ve aleyküm selam," diyerek selamımı aldı ve bir şey demeden yüzüme baka durdu. Bunun üzerine bir şey deme gereği duydum. Ne desem, ne demesem, diye düşünürken nasıl olduysa, "Kusurumu bağışlayın," dedim, "size dayı diye hitap ettim ama doğrusunu söylemek gerekirse bir ayıya nasıl hitap edileceğini de bilmiyorum." Bunları söylememle yüzünde bir gülümseme belirdi, ardından şunları söyledi: "Amaan evladım, takıldığın şeye bak, bizim memlekette, üstelik de yıllardır, handiyse herkes köprüyü geçmekteyken bize dayı diye hitap eder, biz çoktan alıştık buna."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git