Arkadaşım da bir tanıdığından öğrenmiş bunun mandarin ördeği olduğunu. Meraklanmış haliyle, mandarin ördeğinin buralarda ne işi olur diye. Bu arada kendisi Karslı, dolayısıyla ördek de şu an Kars'ta. İnternetten araştırmış ve gerçekten de öyle olduğunu görmüş. Bir de bir çiftliğin mi neyin sitesine rastlamış ve adamları aramış. Doğrudur, demiş adamlar, biz Çin'den ithal ediyoruz mandarin ördeğini ve Kars taraflarına verdiğimiz de oluyor. Muhtemelen kaçmış ya da kaybolmuş. Uçmuyor mu bunlar, diye sormuş arkadaşım, uçmasına uçuyor da, biz kanatlarını kesiyoruz yollu bir şeyler söylemiş karşıdaki. Bunu duyunca biraz beddua okudum tabii. İnsanoğlu bu işte.
Uzatmayayım, sonuç olarak şu an Kars'ta, arkadaşımın evinde, palazlanmaya başlamış bir mandarin ördeği yavrusu var. Eğer eski devirlerde yaşıyor olsaydık, mesela şöyle yüz yıl kadar önce, arkadaşım büyük olasılıkla hiçbir zaman bu kuşun bir mandarin ördeği olduğunu öğrenemeyecekti. Gerçi o zaman ben de öğrenemeyecektim, zira ne telefon vardı ne internet ne de WhatsApp. Resmi bana gönderemeyecekti arkadaşım. Fakat ben görmesem bile Kars'ta şimdikinden çok daha fazla insan görecekti mandarin ördeğini. Şimdi herhalde sadece arkadaşımın ailesi ile kapı komşuları haberdardır ondan. Neden diye sorarsanız, meraksızlık zamanında yaşıyoruz da ondan. Dikkat ediyorum da, artık kimse bir şeyleri merak etmiyor. Çünkü artık herkes her şeyi biliyor. İnternet elimizin altında. Hz. Google gelmiş geçmiş tüm peygamberlerden daha iyi görüyor vazifesini. Mandarin ördeği diyordum, bugün değil de eski devirlerin birinde bulunmuş olsaydı herhalde ünü bütün bir Kars'a yayılır ve uzak mahallelerden bile görmeye gelirlerdi. Şenlik yerine dönerdi ortalık.
Gene de insanların merak yetilerini büsbütün yitirdiği anlamına gelmez bu söylediklerim. Merak edilen şeyler henüz bitmedi kuşkusuz. Mesela, arkadaşım bir yavru mandarin ördeği değil de bir yavru Hindistan fili bulmuş olsaydı muhtemelen önce komşuların ve akrabaların, sonra mahalle sekenesinin, sonra da belki bütün bir şehrin haberi olurdu bundan. Hatta belki yerel gazeteye bile çıkardı. Hatta hatta, belki ulusal basına bile çıkardı. Tabii ya, yavru bir Hindistan filinin ne işi olur Kars'ta? Üstelik de bir sonbahar arefesinde?
*
Yukarıda angus dedim de aklıma geldi, ben birkaç yıl önce bir angus görmüştüm. Hatırlayacaksınız, beş yıl kadar önce bir et krizi çıkmış, hükümet de çareyi dışarıdan sığır mığır almakta bulmuştu ve böylece angus, limuzen, şarole gibi sığır ırklarını hayatımızda ilk defa olarak duymuştuk. Bunlardan angus Uruguay'dan gelmişti. O Uruguay ki, taa Güney Amerika'da, İstanbul'dan uçakla 16 saat sürüyor. Neyse, söyleyeceğim şey bu değil. O zamanlar ben bir gün köye gitmiş, köyden de sabah kalkıp amcamın atına atlayıp yaylaya çıkmıştım. İşte o gün kuzenim bana sığırların arasından çelimsiz birini göstermiş ve, "İşte bak, şu gördüğün angus," demişti. Epey bir şaşırmıştım. Zira medya öyle bir göstermişti ki, angusları handiyse at kadar büyük sanmıştık. Değilmiş. Medya hemen her zaman böyledir.
*
Ahmaklık edenlere neden angut dendiğine gelince... Vallahi ben de bilmiyorum. Argo sözlüğüm yanımda olsaydı açar bakardım.
Mandarin ördeği hakikaten epeyce düşüncelere gark etmiş sizi:)
YanıtlaSilBazen oluyor insanda böyle hakikaten, herkese normal gelebilecek bir şeyden derin analizler çıkarmak, üzerine düşünmek...
Bu iyi bir şey:)
Merhaba Beyza. Pek derin bir analiz sayılmasa da naçizane idare ediyor işte. :)
SilSelamlar...
Hmmm ben de Gunushane yolunda gormustum tek basina mandarin. Cok etkilenmistim. Oha ruya falan dedim. Sonra feng shuiye merak salinca ogrenmistim.
YanıtlaSilSebebi buymus demek.
Merhaba Jardzy. Sen yolda görünce tanıdığına göre daha önce görmüşsün demektir, değil mi? Ben hayvancağızla daha yeni tanıştığım için feng shuiyle alakasını falan da henüz bilmiyorum. :)
Sil*
Tek başına gördüysen alıp götürseydin ya eve.
Selamlar...