Bir diğer sorunum kalemlerimle ilgili. Adına pis bir huy mu dersiniz artık, bazı konularda dediğim dedikçiyim. Örneğin kalemler konusunda. Her kalemle yazamıyorum. Genel adı pilot olan şu yağlı kalemleri kullanıyorum çoğunlukla. Tükenmez kullanmayı ise bildiğin terk ettim gitti. En son ne zaman bir tükenmez kalem bitirdiğimi bile hatırlamıyorum. Siz buna bir tür "yedirememe" bile diyebilirsiniz. Vallahi, şakam yok. Her kalemle yazmayı kendime yediremiyorum. Manyak mıyım neyim. Bazen düşününce kendimi tuhaf buluyorum, ulan bu ne iştir, diyorum ama kendime bir cevap da veremiyorum. Nasıl desem, yazacağım şey her ne olursa olsun, "ölçütlerime uyan bir kalem" olmadı mı yazasım gelmiyor. İçimden gelmiyor bildiğin. Markete alışverişe gideceğimde alacaklarımın listesini yaparken bile masanın üstünde, hemen önümde tükenmez bir kalem varsa onu almıyorum da ille çantamdan güzel kalemlerinden birini çıkarıp onunla yazıyorum mesela. Şimdi, kalemlerimle ilgili bir sorun dedim ama kalemlerin kendisini sorun olarak gördüğüm yok. Ben daha çok bu huyumun bir sorun olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum.
Kalem demişken, el yazımla ilgili de bir sorunum var. Ama dur yahu, demliği anlattım da çaydanlığı unutmuşum, önce onu anlatayım. Çaydanlığın sorunu da şu ki, içinden çıkan buhar duvara vuruyor, duvar ıslanıyor. Çaydanlığın emziğin sağına düşen tarafında bir delik var, şayet emzik duvara dönükse buhar oradan çıkıyor zaten, yok duvara değil de sola dönükse bu sefer delik duvara rastlıyor. E, başka türlü de koyamıyorum, çünkü elimle kolum 360 derece dönmüyor. Buharın duvarı ıslatması doğrusu pek de dert değil, neticede fayans, bir peçeteyle hallolacak bir mesele, ancak ocağın hemen üstünde elektrik düğmesi var, bazen onu da ıslatıyor. Bugüne kadar herhangi bir sorun yaşandı mı, diye sorarsanız, yok yaşanmadı. Ama yaşanmadı diye bu sorunu tutup yabana atacak değilim, sorun sorundur. Hem, dedim ya, insanlığın temel yanılgılarından biri büyük sorunları küçümsemesidir bugün. Siz siz olun, sorunlarınızı önemseyin. Ele alın. Çözemiyorsanız bile üzerlerinde düşünün.
El yazım diyordum, o da bir sorun oldu çıktı. Önceleri çok beğeniyordum yazımı, mesela iki ay öncesine kadar, fakat şimdi bakıyorum ki o eski el yazımdan eser yok. Acaba ruh halim yazıma mı yansıyor, diye düşündüm dün. Hani derler ya, el yazısından karakter analizi yapılabiliyor cart curt, ee, karakter analizi yapılabiliyorsa ruh analizi niye yapılamasın? Şu halde, bu sıralar hiç de iyi bir ruh halim olmadığı sonucu çıkıyor ortaya. Ama ya ruh halimle ilgili değilse? O zaman sorunun kaynağı başka yerde. Başka yerde de, nerede?
Hafızamla ilgili de bir sorunum var. Son zamanlarda çok oluyor, aklıma durup dururken bir şarkının/türkünün müziği geliyor, üstelik de hep sevdiğim bir parçanın müziği geliyor, gelgelelim hatırlayamıyorum hangisi olduğunu. Geçenlerde bir yerdeydim –işe bak, neredeydim, onu bile hatırlayamıyorum– enstrümantal bir müzik çalındı. Çok sevdiğim, bugüne dek belki kırk kez dinlediğim bir müzikti. İnanır mısınız, on-on iki dakika kafa yordum da çıkaramadım ne olduğunu. Ve işte görüyorsunuz, şimdi de o an nerede olduğumu hatırlamıyorum. Sudoku, kakuro filan çözmeyeli de epey zaman oldu. Birkaç tane çözsem mi ne yapsam?
Bir de zaman çok çabuk geçiyor. En büyük sorunum bu. En sona da bundan ötürü bıraktım. Bu sorun karşısında ötekiler sorun olmaktan çıkıyor. İşin kötüsü, bu sorunun üzerine henüz eğilmiş değilim, zira çözmeye nereden başlayacağıma bir türlü karar veremiyorum. Ama enseyi karartmamak gerek, bakarsın bir gün bunu da çözmek için uğraşmaya koyuldum, belli mi olur.
Ay ne çok sorun var, hangisine ne yazacağımı şaşırdım. :-)
YanıtlaSilDemliği az doldurman lazım, ancak o zaman dökülmez. Çaydanlık için yapacak bir şey yok. O delik olmasa üstüne demlik konduğunda taşacak bu sefer.Prize değmesi de tehlikeli tabii, o nedenle mecbur ters tarafta durmalı bence. Demliği ağ, çaydanlığı sol ele tutmalı:-)
El yazısının kötüye gitmesi kafa karışıklığından olabilir.
Kalem konusuna çok takılma bence, herkesin bir takıntısı vardır, olsun ne olacak.
Zaman konusunda ise, bu küçük değil herkesin en büyük sorunu sanırım. Zaman öldürücüleri düşünüp yok etmek lazım sanırım.
Allah daha başka dert versin ne diyelim:-)
Tamam Azeciğim, bütün önerilerini bugünden tezi yok dikkate alacağım. :)
SilSevgiler...