Baharın bu yıl gelmeyeceği söylentileri var. Havalarda son yıllarda pek görülmedik bir tuhaflık. Bir gün bakıyorsun günlük güneşlik, öbür gün bakıyorsun kıştan kalma. Öte yandan hemen her gün yağmur, bazen on beş dakika, bazen iki saat. Karadeniz'e döndü buralar, diyenlerin sayısı az değil. Bugün epey soğuktu. Gördüğüm herkes üşüyordu. Şu an hem soğuk hem de dışarıda sağanak yağıyor. Hazirana bir hafta kaldığı ancak bilimsel olarak ispatlanabilir. Sahiden de bahar gelmeyecek gibi.
Eğer bahar gelmezse yaz da gelmeyecek demektir, zira ilkokul duvarlarındaki mevsim şeritleri yazın hep baharın ardından geldiğini söylerler. Mustafa bugün yakınıyordu: Şunun şurasında güze ne kaldı? Doğru. Doğru olmasına doğru da bizim memleketin yazı –mesela Antalya'yla karşılaştırdıkta– zaten bir ay, hadi baharına da bir de, kaldı geriye on ay. Bunun tertemiz dört ayı kış. Hem de gönlünce kış. Kalan altı ayınsa bir kısmı güz, bir kısmının ne olduğunuysa kimse bilmez etmez.
Keşke Avustralya ya da Yeni Zelanda'da bir evim olsaydı. Eh, oralar uzak diyarlar tabii, olmuşken bir de uçağım olsaydı, buralara güz geldi mi atlardım, ver elini yazlığım. Hayal kurmak bedava. Dilin kemiği yok, demişler ama asıl beynin kemiği yok. Bereket versin, bu hayal kurma denen şey var, yoksa nice olurdu halimiz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.