18 Eylül 2018

Borges

Sonra devam ederim, diyerek böyle yarım yamalak bıraktığım öykümsülere üzülüyorum ister istemez. O sonranın büyük olasılıkla gelmeyeceğini aslında biliyorum da. Bitmeden kalıyor böyle işte. Taslaklar listesinde yıllarca bekleyen oluyor. Bloğumdaki öykümsülerin hepsini spontane yazarım. Esasında her biri birer taslaktır bu haliyle. Neyse. Epey uzun zamandır bekliyordu bu da. Taslak olarak bekleyeceğine yayımlansın da beklesin.
***

1945 yılıydı. Lise öğrencisiydim. O yılların öğretmenleri, hele hele edebiyat öğretmenleri epeyce kültürlü insanlardı. Fakat bahtsızlığımıza bak ki, bize zırcahil diyebileceğin bir edebiyat öğretmeni rast gelmişti. Cehaleti suratından akan bu "hasbelkader edebiyat öğretmeni"miz bir gün "Borges diye bir Fransız yazarı"nın çıktığından söz etti. Hiç duydunuz mu bu ismi, diye sordu. Her zaman olduğu gibi kimseden ses çıkmadı. Kendisi güya duymuştu fakat Borges'in bir tek satırını okumamış olduğunu adımız gibi biliyorduk, her zaman bildiğimiz gibi. Adamakıllı bir edebiyat öğretmeni olsaydı ne yapar eder, bir kitabını bulur, Borges'ten söz edeceği derse elinde onunla gelirdi. Ne gezer. 

Liseden sonra babam beni üniversite okumam için Fransa'ya gönderdi. Gittim. İlk yıl dil dersi almaya başladım. Hocalarımız Fransızcamızı geliştirmek için bol bol Fransızca roman okumamız gerektiğini telkin ediyorlardı. Bir gün aklıma bizim cahil edebiyatçının bahsettiği o Fransız yazarı geldi. Kitabevine gittim. Tabii, adam Fransız olduğuna göre adı Boğje olmalıydı. Boğje'nin hangi kitaplarının olduğunu sordum. Boğje de kim diye sorumu geri çevirdiler. Yeni bir Fransız yazarıymış, diye yanıtladım. Ne yeni, ne eski, öyle bir Fransız yazarı yok, dediler. Çıkıp ülkenin en ünlü, en büyük kitabevine doğru yollandım. Aradığın her kitabı bulabildiğin bir kitabeviydi. Boğje'nin kitaplarını aradığımı söyledim. Adam kendisini izlememi işaret ederek önden yürüdü. Üzerinde Littérature argentine yazan rafların yanına geldik. Bir kitap alıp elime tutuşturup işine döndü. Baktım, kitap Fransızca filan değil, İspanyolca. Çok şaşırdım, Fransa'da, üstelik de ülkenin en ünlü kitabevinde bir Fransız yazarının kitabını istiyorsun, sana İspanyolca çevirisini veriyorlar, olacak iş mi? Adamın yanına dönmeden önce kitabı çekip çıkardığı yere baktım. Bir-iki tane daha Borges vardı, fakat yalnızca biri Fransızcaydı, öbürleri gene İspanyolca. İşe bak ki Fransızca olanın üzerinde bir de çevirmen adı yazılıydı. Nasıl? Bir Fransız yazarının yazdığı kitap Fransızcaya mı çevrilmişti? Daha neler! Adama söyledim bunu. 

2 yorum:

  1. O taslakları yazmak en zor olanı. Lütfen üzerine düşün. Farklı öykülere ihtiyaç var. Aynı sesleri duyar olduk. Bu da çok sıkıcı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Vladimir. Çok teşekkür ederim, haklısın, umarım üzerine düşerim, bunu ben de istiyorum. :)

      Seni görünce kardeşim Vıladimir'e uzun zamandır mektup yazmadığım geldi aklıma.

      Sağlıkla kal, selamlar...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git