3 Eylül 2018

Yaklaşım

Yaklaşım kelimesini duymayanımız yoktur. Peki, bu kelime nereden çıkmıştır, hiç merak ettiniz mi? Söyleyeyim, yaklaşım kelimesini literatüre bizim köyün avcıları soktu. Evet evet, aynen böyle oldu. 

Bizimkiler bir gün gene takım taklavatlarını alıp ava çıkarlar. Beklenti bellidir, akşama her biri elinde ördekler, angutlar, tavşanlar ile dönecektir. Gelgelelim işler bekledikleri gibi gitmez. Av yerine gittiklerinde bir ayı karşılar onları. Dönüp kaçamayacaklarını çok iyi bilirler. Zira bunu yaparlarsa ayı derhal peşlerine düşecek, aralarından en az birini yere devirdiği gibi bir pençe darbesiyle parçalayacaktır. Şu halde ne yapmalı? Akşama değin böyle yerimizde duracak halimiz de yok, demişler. Ne yapalım ne edelim, derken içlerinden biri, madem ayıdan kaçıp uzaklaşamıyoruz o halde yaklaşalım, deyivermiş. Diğerlerinin aklına da yatmış bu. Peki, demişler, yaklaşalım o vakit. Yaklaşalım yaklaşmasına da nasıl yaklaşalım? İşte efendim, yaklaşım kelimesinin temelleri de tam olarak burada atılmış.


Birisi demiş, şöyle yaklaşalım, öbürü demiş, böyle yaklaşalım. Örneğin Mehmet Şirin demiş ki, "Sağdan yaklaşalım." Mahmut da demiş ki, "Olmaz, sağda tepe var, soldan yaklaşalım." Oradan Muhsin girmiş söze: "Aşağıdan yaklaşalım." "Yok olmaz," demiş Kemal, "aşağıdan yaklaşırsak üstümüze atlayabilir, yukarıdan dolaşıp yaklaşalım." Bunlardan başka bir dünya laf daha söylenmiş ama biri birine baskın çıkamamış. Biraz sonra bakmışlar ki handiyse ayıyı unutup birbirlerine düşecekler. Mustafa amcam tam o sırada duruma müdahale etme gereği duymuş. Düşünmüş ki madem herkes kendi dediğinde diretiyor, "Hepiniz haklısınız," demiş. Bunun üzerine ortalık biraz sakinleşmiş. Sürdürmüş amcam: "Madem herkes kendince haklı o vakit herkes dediği yerden yaklaşsın ayıya." Bunun üzerine herkes altta kalmayıp haklılığını ispatlamak için ayıya kendi dediği yerden yaklaşmış. Bunu gören hayvancağız korkayazmış. Bizimkiler biraz da tırsarak üç-beş temkinli adımla çepeçevre bir şekilde ayıya yaklaşınca bir de ne görsünler, ayı tabanları yağlamış bile. Ayı kaçmış, ekipse bugün bu kadar macera yeter, diyerek köyün yolunu tutmuş. Köye dönünce olan biteni herkes duymuş tabii. 

Birkaç gün sonra köyde bir fikir ayrılığı çıkmış. Herkes gene fikrini söylemeye başlamış ve gene hiçbiri bir diğerine sözünü geçirememiş. Oradan biri, "Bizim avcıların ayıya yaklaşımına döndü bu iş," demiş. Ve işte o günden sonra köyde ne zaman bir konuda fikir ayrılığı çıksa avcıların ayıya yaklaşımından dem vurulup ona benzetilir olmuş. Gel zaman git zaman, ayı mayı unutulmuş tabii ve yaklaşım kelimesi de artık bir başına kullanılır olmuş. Örneğin bugün "filanca filozofun şu konudaki yaklaşımı" gibi sözler duyarız filan. Yaa.

4 yorum:

  1. Blogunuz harika!
    Yeni yazımı okumanız beni çok mutlu edecektir. Sevgilerimle!
    http://benirva.blogspot.com/2018/09/kendimi-gelistirmek-istiyorum-diyenler.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Miss B., hoş geldiniz. Teşekkür ederim. Peki, yeni yazınızı okuyacağım. :)
      Selamlar...

      Sil
  2. Ya bak seen. Demek böyle çıkmış yaklaşım kelimesi.Sonrada Seyyar Tayyar'ın buluşları gibi patlamış gitmiş anlaşılan :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Cam Güzeli. Sahi ya, Seyyar Tayyar vardı. Ama halt etmiş. :)) Şaka bir yana, bu yazılar biraz da Şekspir de müslümandı zırvası üzerine çıktı.
      Selamlar...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git