8 Mart 2020

Sokaksız coğrafyanın sokak çocuğu Alyoşa

Birkaç ay önce arkadaşım Yunusçay'ı ziyarete gitmiştim. Televizyon hiç izlemem, evimde de yoktur ama işte böyle televizyonun açık olduğu bir yerdeysem mecburen izlerim. İzlediğim de çoğunlukla belgesel olur.

Yunusçay TRT Belgesel'i açtı, En Tehlikeli Okul Yolları diye bir program. Sanırım her bölümde dünyanın zorlu bir coğrafyasında okula giden çocukların okul yaşamını gösteriyor. İzlediğimiz o bölümde de Sibirya'da, adını hiç hatırlamadığım uçsuz bucaksız, ama daha önemlisi, insansız bir yerde okul çocuklarının karşılaştığı güçlükler anlatılıyordu. Bir otobüs, her biri ikişer-üçer evden oluşan köyleri dolaşıp çocukları topluyor, kasaba merkezindeki okula ulaştırmaya çalışıyor. Kış kıyamet. Yaşamın anlamını değil ama anlamsızlığını sorgulamaya ileri derecede müsait bir coğrafya. Ve bu coğrafyada yaşayan bir çocuk, Alyoşa. 

On iki-on üç yaşında bir çocuk Alyoşa. Okulu sevmiyor. Ne var bunda, denebilir tabii, bir çocuğun okulu sevmemesinde ne var? Gelgelelim Alyoşa işi bir adım daha ileriye götürmüş gibi, yalnızca okulu değil, hayatı da sevmiyor pek. Hepimizin yolu böyle çocuklarla kesişmiştir illa ki. İyi tanırız onları, "soytarı"dırlar. Kimi zaman o denli sevimsizdirler ki bulduğumuz ilk fırsatta dişlerimizin arasına alıp çiğnemek isteriz onları, kimi zamansa olanca soytarılıklarına rağmen severiz onları, şirin gelirler bize. İşte bizim Alyoşa da gördüğüm daha ilk sahnede bana böylece şirin gözüktü.

Çocukluğumuzda çoğumuz, bilhassa erkek olanlarımız, babamızın annemizle konuşurken, elbette bize de işittirmeye çalışarak şunu dediğini görmüşüzdür: "Yok yok, soytarılıkta bunun gözü, soytarılıkta." İşte, dedim ya, Alyoşamızın gözü de tamı tamına böyle, soytarılıkta. Okul mokul zaman kaybı, sokaklara düşmek istiyor. Ne var ki dramı da işte bu noktada başlıyor. Tamam, soytarılık soytarılık da, kendince bir yol yordam ister o da, mekân ister filan. Fakirim Alyoşa... Gözü sokaklarda fakat kaderi onu öyle bir coğrafyada dünyaya getirmiş ki düşeceği sokak yok. Burada azılı bir katilin genlerini de taşıyor olsan, üzülerek söyleyeyim, pek şansın yok.

Sadede gelelim. Hayat tüm ısrarlı girişimlere rağmen anlamı hiç enikonu çözülememiş bir bilmecedir. İstediğin her ne olursa, kimileyin vermez sana onu hayat. Ne ki işin özü galiba istediğini elde etmede değil, tıpkı Alyoşa'nın bakışlarında da kendini gösterdiği gibi, ileriye bakmak. Onun gözlerine baktık mı günün birinde bu kuş uçmaz kervan geçmez diyardan göçüp gitme, belki Moskova'da, belki Petersburg'da o özlemini çektiği sokaklara kavuşma isteğini görürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git