22 Mart 2020

Mut

Bir karınca masanın üzerine çıkmış, dolaşıp duruyor. Ekmek kırıntıları da var, mutlu olmalı. 

Mutluluk dedim de, şöyle bir teori kurdum, piyasada mutlu, mutluluk kelimeleri yokken insanlar çoğunlukla mutluydu, fakat ne zaman ki bu kelimeler, bilhassa 90'larla beraber hayatımıza girdi, işte o zaman gördük ki herkes mutsuz. Milletin göremediği veya görmek istemediği basit gerçek şu: Mutluluk diye bir şey yoktur. Hayır hayır, laf oyunu yapmak değil amacım, hakikaten yoktur. Olmayan bir şeyin peşine düşüldü mü haliyle elde edilemeyecektir, edilemeyince de keyif kaçacaktır, mesele bu.

Mutluluk yoktur, hayatın kendisi vardır ve ekseriyetle zıtlıklar üzerine kuruludur. Kalıcı bir mutluluğun peşinde koşanlara şu söylenmeli: Daimi mutlu olma ihtimali, hiç gece olmadan hep gündüz olma ihtimaliyle aynıdır. Her şey beyaz olsaydı ona beyaz demeyecektik. Beyaz diyorsak onu siyah, kırmızı, maviden ayırt etmek için diyoruz. Yani, ortada başkalarının da var olduğunu kabul ediyoruz. Şu halde mutluluğu arıyorsak mutsuzluğa da razı olacağız. Sözün özü, mutluluğun peşinden koşmayı bırakın, olur ki anca o zaman "mutlu" olursunuz.

Bu mutluluk meselesi de nereden esti? Facebook'a, Instagram'a bakıyorum da hemen herkesin mutluluk peşinde koştuğunu görüyorum, oradan esti. 

O değil de, hayat bazen çok sıkıcı yahu. Hele de şu korona günlerinde. Aklıma gelmişken, arkadaşlarınıza WhatsApp'tan şu espriyi yapmayı da unutmayasınız: Herkesin mutlu olduğu yer neresidir? (Mersin'in Mut ilçesi.) Hadi selametle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git