19 Mayıs 2020

Böyleyken böyle

Birileri olsa da onlara iştahlı iştahlı dünyanın düz olduğunu kanıtlamaya çalışsam. İyicene ikna olmuşlarken de "sizi kekledim" deyip muzip muzip gülsem. En son arkadaşım Sinan'a yapmıştım birkaç yıl önce. Şimdiyse kimse yok. Uzuncadır evde yalnızım. Bu sokağa çıkma yasaklarından da memnun muyum, değil miyim, karar veremiyorum.
***
Sokağa çıkma dedim de, bir süredir aklımda bir soru var, nereden, kimden cevabını bulacağımı da bilmiyorum, sokak kelimesi ne zamandan beri "dışarısı" anlamında kullanılıyor? Bir caddeye bağlanan, nispeten kısa ve dar yollara sokak diyoruz fakat "sokağa çıkma yasağı" derken kast ettiğimiz şey bu değil, dışarıya çıkma yasağı demek istiyoruz. Aynı şekilde, "sokaktaki adam" derken de gene sokağın bu anlamını kullanıyoruz. (Yeri gelmişken, feministlerimize bir önerim var, ne zaman sokaktaki adam sözünü duysanız hemen itiraz edin, sokakta hiç kadın yok mu kardeşim, deyin.) Ne diyordum, bakalım bu merakımın cevabı ne zaman, nerede karşıma çıkacak?
***
Kırk yılın başı açtığım televizyonda genellikle bir belgesel kanalı açar, on dakika sonra da sıkılıp kapatırım. Önceki gün de işte böyle TLC'yi açtım, programın adını hatırlamıyorum, 911'i olur olmaz şeyler için arayan hödükler gibi bir şeydi, gençten biri akşamleyin evine yürürken zombilerin takibinde olduğunu fark edip polisi arıyor. Korkuyor da haliyle. Meğer bu dikkatsiz genç cüzdanını düşürmüşmüş, zombiler dediği de bir arkadaşlarının evindeki cadılar günü partisi midir nedir, oraya giderken cüzdanını düşürdüğünü görünce alıp bunun ardından koşuyorlar. Mesele sonradan anlaşılıyor. Hep hayata bakış açısından dem vurulur ya, diyorum ki tekmil hayata değil de tek tek olaylara bakış açımızı değiştirirsek hayatın da bir bütün olarak "eğlenceli" bir yer olacağını görmez miyiz? 
***
Bu eğlenceli kelimesinin de neresinden tutsan elinde kalıyor. Şayet yanlış akıl yürütmüyorsam iki binlerden sonra biraz anlam kaymasına uğradı, özellikle ergenlerin, önlerine gelen pek çok şey için "ay çok eğlenceli" dediklerini sıkça duymaya başladığımı hatırlıyorum o zamanlar. Dikkatimi asıl çekense kişiler için de "çok eğlenceli biri" demeleriydi. Sanki biraz yaygınlaştı artık, dolayısıyla kimsenin de kulağını tırmalamıyor. Ben doksanlı yıllarda televizyonda olsun, gündelik hayatımda olsun, bu eğlenceli kelimesinin insanlar için kullanıldığını hiç hatırlamıyorum mesela. Evet, on beş-yirmi yıldır duyuyor olmama rağmen hâlâ her duyduğumda yadırgıyorum, biraz da gülüyorum, ne zaman ki "çok eğlenceli biri" lafını duysam aklıma sevimli bir süs köpeği filan geliyor, bazen de türlü türlü şirinlikler yapan yavru bir kedi. Hakikaten, eğlenceli bir insan nasıl oluyor yahu? Dikkat edilirse, eğlenceli biri denince "eğlenen biri" kast edilmiyor, "eğlendiren biri" kast ediliyor. Bir tür palyaço filan herhalde.
***
Havalar da bir ısındı, pir ısındı gibi. Daha yirmi gün önce masa başında uzun süre çalışınca ayaklarım epey bir üşümüştü çorap giymiş olmama rağmen, bugünse aynı masanın başında baksırla oturuyorum. Sinan'la konuştuk bugün, Kars'ta da sıcakmış hava. Bakalım yaz nasıl geçecek? Havası bir yana, bu yazı da acaba içeride mi geçireceğiz? Bekleyip göreceğiz. Zaten bu korona çıktığından beri en çok dillendirdiğim sözlerden biri "bekleyip göreceğiz."
***
Yukarıda 911 dedim de aklıma bir şey daha geldi, onu da anlatıp kapatayım. İki-üç yıl önce iş yerindeki ilkyardım eğitiminde hoca söylemişti, Amerikan filmlerinden ötürü 911 numarasına o kadar aşina olmuşuz ki insanların çoğu acil durumlarda 112 yerine 911'i arıyormuş. Bir gün yetkililer bunu fark edince Türkiye'de de bu numarayı kaydetmişler, ondan beridir ne zaman 911 aransa otomatik olarak 112'ye yönlendiriliyormuş.

4 yorum:

  1. Merhaba. Kimileri için kapı gıcırtısına oynar denir ya, sen de odadan odaya geçişten yazı çıkarabilen bir adamsın, bu yönüne her zaman gıpta ediyorum tebrik ediyorum tekrar.:-)

    Bence de hayata bakış açısı gibi kocaman cümlelere kafa yormak bakış açısını değiştirmek yönünde kendimizi kandırmak olabiliyor.

    Amerika toplumu gerçekten çok ilginç. hem krokak hem cesur hem akıllı analitik hem çok genel kanıcı, "aptal" gibi. Belki biliyorsundur, 1940'larda Orson Welles H. Wells'in Dünyalar Savaşı kitabından bir kesit okurken kitabı gerçek sanıp sokaklara dökülmüşler, ülkede kaos çıkmış bir kaç saatliğine..

    911 anlatısı görsel medyanın insanları nasıl etkileyebileceğinin en büyük kanıtı değil mi? Aslında bu tür örneklerde ben şöyle düşünüyorum; belki insanları illaki tepeden inme kurallara zorlamamak lazım. Hani parklara bir bir patika yaparlar ama bir bakılır çimenlerin ortasından insanlar başka bir patika yaratmış. Demek ki en uygun geçiş orası, doğal olarak orası oluşturulmuş, patikayı oraya yapmak lazımmış.Mesela neden bütün dünya 911'i kullanmasın. Bu kadar global, sınırların azaldığını düşündüğümüz bir dünya da hem herkes nereye gitse yardım için neyi tuşlayacağını bilir ve bulunduğu ülke hatları içinde doğru yere ulaşır.
    İşte böyle böyle..

    Sevgiyle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Azize.
      Teşekkür ederim güzel düşüncelerin için.
      Orson Welles'le ilgili bu anekdotu ilk kez duyuyorum, ilginçmiş, günümüzde daha çok bizim buralarda oluyor böyle şeyler. :)

      Evet, televizyona boşuna aptallaştırma kutusu dememişler. İnsanların algılarını belirliyor, ne düşüneceklerine karar veriyor. Günümüzde buna bir de internet eklendi, bakalım gelecekte daha neler olacak.

      Sevgiler.

      Sil
  2. Eğlenceli gibi bir de "keyifli" var. Her yanlış kullanıldığını duyduğumda küfrediyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, beş dakika düşünsen daha neler bulursun neler. "Aynen" ve onun gibi birkaç kelime üzerine de yazacaktım, üşeniyorum. :)

      Sevgiler.

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git