19 Aralık 2007

İşte burada o eski bayramlar

Bayramlar yaklaşmaya görsün, insanlar başlıyorlar şu klasikleşmiş ve de klişeleşmiş repliği dile getirmeye: Nerede o eski bayramlar!... Bunu toplumun hemen her kesiminden duymak mümkün üstelik. Genci, yaşlısı, zengini, fakiri, orta hallisi, kadını, erkeğiyle, yılda iki defa tekrarlayıp duruyoruz bu özlem dolu, nostalji kokan cümleyi.

Efendim, gerçekten özlenesi bayramlar mı bıraktık geride de dönüp dönüp dile getiriyoruz bu özlemi? Eski zamanları mı özlüyor, bayramlar vesilesiyle de bunu dile mi getiriyoruz? Geride bıraktığımız yaşantılarımızı, kendi geçmişimizi mi özlüyoruz, nedir?

Bu sorulara, kuşkusuz şimdiye kadar çeşitli cevaplar verildi. Ben de kendimce bir açılım getirmek niyetindeyim. Herşeyden önce şunu dile getirmem gerekiyor ki, Türkiye gibi Üçüncü Dünyalıktan sıyrılmaya çalışan, eğitim seviyesi ve kalitesinin oldukça düşük, kişi başına yayınlanan ve okunan kitap sayısının gelişmiş ülkelerle karşılaştırdıkta çok komik kaldığı ülkelerde bu gibi sorulara makul cevaplar arama geleneği pek yoktur. "Nerede o eski bayramlar! diye soruyorsa insanlar, soruyorlar işte, bunun da sebeb mi var?" gibilerinden bir anlayış egemen. Hal böyle olunca da, insanlarımız galiba daha uzun yıllar bu canım repliği dillerinden düşürmeyecekler. Gelin şimdi biraz bunun altını eşeleyelim.

İnsanlar geçmişte kalan yaşanmışlıklara neden özlem duyarlar? diye sorarak başlayabiliriz. İlk olarak, söz konusu yaşanmışlıklar şimdi yoktur, ortadan kalkmıştır, ama daha da önemlisi istenmediği halde kalkmıştır. Öyle ya, özlem duyulduğuna göre ortadan kalkmış olan pratik, insanların isteği dışında kalkmış demektir. Dönüp günümüze bakalım o halde. Bayramlar ortadan kalktı mı? Hayır. Hiçbir aksaklık, eksiklik yok, yılda iki defa tıkır tıkır kutlanıyor. Bugüne kadar da hiç birimiz birinden birinin kutlanmadığına şahit olmadık. Demek ki sorumuza aradığımız cevap burada değil.

İkinci olarak, geçmişte yapılan, yapılabilen, yaşanan birtakım pratikleri şimdi yapma, yaşama imkanı yoktur. O nedenle de o pratiğin geçmişte yaşanmışına özlem duyulur. Bunun da nedeni, ya biz değiştiğimiz için artık yapmamız mümkün değildir ya da bazı başka değişiklikler beraberinde o pratiği de değiştirmiştir. Bu ikincisi, sorumuzun cevabı olmaya daha yakın gibi duruyor. Ama biraz daha aranalım...

Üçüncü olarak, söz konusu ettiğimiz yaşanmışlıkları, geçmişte paylaştığımız insanlar, yaşadığımız mekanlar, o gün içinde bulunduğumuz koşullar, durumlar vs. değişmiş ya da onlar da kaybolup gitmişlerdir. Bundan dolayı da biz bu yaşanmışlıkların o günkü şekillerine özlem duyuyoruz. Bu üçüncü faktörü konumuzla bağlantılandırmaya çalıştığımızda bakalım ne görüyoruz: Evet, eski bayramları kutladığımız hayat şartları, o günler yaşadığımız mekanlar ve coğrafyalar, daha önemlisi beraber olduğumuz insanlar ya -bizim gibi- değiştiler ya da yitip gittiler. Ama hepsinden de önemlisi ülke de değişti. Türkiye'nin sözümona yirmi yıl önce içinde bulunduğu durum bugünkiyle aynı mı?

Yukarı da sorduğumuz sorunun cevabını aramak yolunda bu üç faktörden başkaca faktörler de gayet tabii ki söz konusu edilebilir. Ancak ben burada bu üçüyle yetineceğim ve daha çok sonuncusu üzerinden bir cevap bulmaya çalışacağım.

Değişim temel bir olgudur. Değişimin olmadığını söylemek neredeyse mümkün değildir. Konu ne olursa olsun. İnsanlar değişir, diller değişir, inançlar değişir. Yaşam koşulları, kişiler, kişilikler değişir. Ülkeler, şehirler, sınırlar, haritalar, siyasal rejimler, iklimler değişir. Ve sayın sayabildiğiniz kadar. Tüm değişimlerin hepsinde de ortak payda insandır. İnsan değişimlerin ya bizzat öznesidir, örnek: siyasal rejimler, ya da o değişimleden etkilenendir, örnek: iklimler. Ama ne olursa olsun, insan işin içindedir. İşin özünde değişen insanın kendisidir.

İşte bu gerçeği göz önünde bulundurarak insanlarımızın neden ikide birde eski bayram özlemlerini gündeme getirdiklerini biraz daha rahat anlayabiliriz. Hiç şüphe yok ki bugün kutlanan bayramlarla 1950'de, 60'ta, 70'te, 80'de kutlanan bayramlar biçim, içerik vs. bakımından aynı değil. Peki ama, kırk yıl öncesi ile aynı olmayan sade bayramlar mı? Bugünkü hangi pratik 1970'tekiyle birebir aynı ki? Herşey değişti. Kimi zaman ülkenin iç dinamikleri değişimi getirdi kimi zaman da dünyadaki değişim rüzgarlarından çoğu ülke gibi biz de etkilendik, değiştik. Bir örnek vermek gerekise, alın size 1980 sonrası Türkiye. 12 Eylül darbesiyle beraber 1983'te dümene geçen Özal, büyük bir liberalizm rüzgarı estirdi. Bir taraftan açık bir toplum haline geldik hızla, diğer taraftan 12 Eylülün getirdiği birçok olumsuzlukla yüzyüze kaldık, içimize sindirdik bunları. Ama neticede toplum değişti, dönüştü. Kaldı ki bu sadece bir örnek. Bunun gibi, toplumun değişimini açık bir biçimde gösteren çok sayıda örnek daha verilebilir.

Böylelikle, toplum almış başını değişime doğru -hem de hızla- yol alırken bayramların da değişmemesini, eskiden oldukları gibi kalmasını istemek biraz saf niyetlilik oluyor kanımca. Herşey değişiyor, dolayısıyla bayramlar da değişiyor. Biz de değişiyoruz gayet tabii. Ama 'ben değiştim' diyenlere de neredeyse hiç rastlanmıyor. İnsanlar kendilerindeki değişimleri görmüyorlar mı ne? Bilemiyorum. Bildiğim birşey var, bayramlarla coşan insanlar içlerindekini yüksek sesle dile getirme cesaretini buluyorlar kendilerinde.

Mutlu bayramlar...

1 yorum:

  1. Sayın Çağan Harun, öncelikle güzel paylaşımınız için teşekkür ederim.. özellikle son 3-5 yılda yaygınlaşan eski bayram güzellemelerine değinmeniz yerinde olmuş; bu konuda görünürde eski bayramlara olan özlem getirilse de aslında geçmişin, kaybolmaya başlayan, güzellikleri anılmakta.. dikkat ederseniz bu durum yeni kuşaklara kadar indi, yani bir bakıma 10 yıl öncenin bayramları bile özlemle anılıyor... bence eski bayramların kaybolması bir bakıma hayatın yasaları gibi... çünkü kimileri kabullenemese de dünyamız artık yaşlandı ve doğal olarak bazı şeyler de değişecek... evet, kabul etsek de etmesek de güzellikler avu*****uzdan kayıp kayıplara karışıyor.. iyisi mi, zor da olsa, olanı kabullenelim ve dünyayı tek kalemde değiştirmeye çalışacağımıza kendimizi, çevremizi olduğu gibi kabullenelim... yaşanabilir bir dünya temennisiyle?!...

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git