İbn-i Battuta'nın söylediğine göre o zamanki
Türkler de Araplar gibi çocuklarına ad verirken fal açarlarmış. "İt
Küçücek"in adı da faldan çıkmış. Artık nasıl bir falmış bilmiyorum, onu
söylemiyor.
Üniversitede Almanca da bilen bir hocayla
konuşmuştuk bir ara. Söz dönüp dolaşıp adlara gelince, Ursula'nın aslında “ayı” anlamına geldiğini söylemişti.
Şaşırmıştım. Birkaç ay önce de, İskandinav dillerindeki Björn adının da ayı demek olduğunu tesadüfen öğrenmiştim.
Şu kültürel farklılık dedikleri şeye ne güzel
örnekler, değil mi? Kim bilir, belki başka dillerde eşek, öküz, hayvan... gibi
daha başka adlar da vardır. Ama belki başka kültürlerde güneş, aslan, deniz,
doğan, şahin... gibi isimler de garip karşılanıyordur. Kim bilir?
Bu, aynı zamanda değişim paradigmasına da güzel
bir örnek. Baksanıza, adamın kızının adı İt.
Hem de sultanın kızı. Şimdi çocuğunuza bu adı koyduğunuzu düşünsenize. Sahiden
de zaman birçok şeyi değiştirdiği gibi kültürleri de tepetaklak ediyor. Ama bu
çok yavaş olduğu için farkına varamıyoruz. Tam da şu içinde yaşadığımız zamanda
mesela, öyle değişimler oluyor ki, pek çok kişi belki yaşadığı sürece farkında
bile olmayacak.
Şimdi yine o dönüşümün içindeyiz.Zaman bir süre sonra kanıksadığını da yok ediyor.O da işte insanların değişmesiyle ,teknolojinin gelişmesiyle,popüler kültürün artmasıyla da etkili oluyor gibi geliyor bana.Şimdilerde yine yeni doğanlara farklı isim vermek isteyen ve benim bunu garipsediğim oluyor.Sanırım ben ben yeniyi hemen kabullenemeyenlerdenim.Sanırım o dönemde yaşasam ben de çocuğuma it koyabilirdim onu da münevver gibi bir isim sayıp....Kentleşme bu mudur acaba?
YanıtlaSilSelamlar Şükriye Hanım, hoş geldiniz.
YanıtlaSilYorumunuzu okuyunca "adların eskimesi" konusu geldi takıldı kafama. Başka bir yazının konusu olabilir, hatta olacak. Sanıldığından da ilginç bir konu, adlar neden eskir, nasıl eskir, üstüne düşünmek gerek. Bir adı sadece zaman mı eskitir, veya kültürel dinamikler mi?
Yeniyi hemen kabullenemeyenlerden olduğunuzu söylüyorsunuz. Evet ama, "yeni" dediğiniz nedir, ona bakmak lazım bana göre. Günümüzde toplum hayatına sürekli yeni şeyler giriyor, hepsinin iyi veya kötü olduğunu söyleyemeyiz. İstenen yenilikler de var istenmeyenler de. Bizde, -tahminimce eğitim düzenimizin kafalarımıza sokuşturduğu bir düşüncenin sonucu olarak- adı "yeni" olan her şeyin iyi ve olumlu olduğu varsayımı hakim. Halbuki, öyle olmasa gerek. Kaldı ki, yeni olan bir şey aynı anda hem iyi hem de kötü yönler barındırabilir. İnternet gibi.
İsimlere dönersek, şöyle bir şey geliyor aklıma, birkaç yıl önce, yanılmıyorsam Danimarka'da, adamın biri adını değiştirip "Yahoo" yapmak isteyince yetkili makamlar kabul etmemişti. O da dava açmış ve kazanmıştı. Şimdi, kendi payıma bu "yeniliği" benimsememi bir kimse hangi hakla isteyebilir? Kısacası, rahat olun. :) Birtakım yenilikleri kabullenemiyor olmanız sizde bir sorun olduğu anlamına gelmez.
Tekrar bekleriz, sağlıkla kalınız.