6 Eylül 2020

Kalemler

Her ne kadar yazıp çizdiklerimin büyük çoğunluğunu bilgisayarda kotarıyorsam da hâlâ kalem defter de kullanıyorum. Hem de çok. Çantamda ya da cebimde her daim kalem ve not defteri vardır. 

Hâlâ, diyorum, farkında mısınız? Kendim de hemen farkına varmadım üstelik. Sanki kalem defterin pabucu dama atılalı elli yıl olmuş da, onları hâlâ kullandığımı söylüyorum. Demek ki bilgisayarın hayatımıza enikonu işlenmiş olduğu düşüncesi bilincimizin altına sessiz sedasız yerleşivermiş. Yerleşsin, umurumuzda mı sanki, üstüne de yerleşsin altına da.
*
Bir arkadaşım kalemleri çok sever. O kadar sever ki, iki kalemlik dolusu kalemi vardır. Bu arkadaşım geçenlerde bir konferansta bir yandan konuşmacıyı dinleyip bir yandan notlar alırken birden kalemi bitmiş. Yedek kalemi de yokmuş. Yanındaki bir-iki arkadaşına sormuş, şanssızlık, onlarda da yokmuş. Üstelik bu arkadaşım hemen her zaman sırtında çantasıyla dolaşır. 
*
Ben de son zamanlarda çoğunlukla sırtımda çantamla dolaşıyorum. Ama ayıptır söylemesi, çantamın sırf kalemlere ayırdığım bir gözünde her zaman en az üç renkte kalem vardır. Siyah, mavi, kırmızı. Evet, bir çocuğa benzerim bu yönümle. Düzenli, tertipli bir ilkokul çocuğuna... Not alışım da, defterimi kullanışım da pek güzeldir. 
*
İki yıl önce bir kalem aldıydım kendime. Siyah. Eve gelip kullanmaya başlayınca teklediğini gördüm. Tekleyen kalemlerden nefret ederim. Hele hele, kalem yeni alınmış da tekliyorsa kat be kat nefret ederim. Beylik bir deyişle, gıcık olurum. Hatta, şu hayatta gıcık olduğun on şey nedir diye sorsanız, biri bu işte. Baktım kalem adamakıllı yazmıyor, sinirlendim haliyle, bir kalemi geri götürmek de doğrusu hiç istemediğim bir şey, içimden kırtasiyeciye küfrettim mi etmedim mi onu da hatırlamıyorum. Kalsın dedim. Kalemliğe koydum. Ara ara önemsiz yazılar yazmakta kullanıyordum. Bu kalem meğer iki uçluymuş, bir ucu normal siyah yazıyor, öbür ucu da şu fosforlu denen türden, turuncu. İyi dedim, hiç olmazsa bu ucunu kullanırım. Kullandım da gerektikçe. İki gün öncesine kadar da duruyordu. Artık bittiğine karar verip çöpe attım.
*
Geçenlerde –ben siyah kalemimin bitmesini beklerken– birden mavi kalemim bitti. Hiç ummamıştım biteceğini, çünkü kalemler genelde bitmeden önce haber verirler. Aslında alalı nereden baksan üç ay olmuştu ve bu da aklımda değildi hiç. Kısacası bitti, bitince de gidip yeni bir mavi kalem alayım dedim. Gittim kırtasiyeye, bu kez ucuzundan bir tane alayım diyerek siyahını çokça kullandığım şu iki liralık pilotlardan bir tane aldım. Gerçi zamlanmış o da, iki buçuk olmuş. Aldım geldim. Yazmaya başladım ki, baktım pilot değil, düpedüz tükenmez kalem. Aslında güya pilot ama bildiğin tükenmez gibi yazıyor. Bunu da geri götürecek halim yoktu tabii. Kullandım biraz. Daha sonra bundan arkadaşıma söz edince –şu kalemçoksever arkadaşım– benim bir kalemimle değiştirelim, dedi. Değiştirdik. Bu arkadaşım aslında kalem koleksiyonu gibi bir şeyin peşinde herhal. 


19 Mart 2015'te yazıp yarım böyle bıraktığım bir yazı.

3 yorum:

  1. Seni mutlu etmek için kalemleri değiştirdiği ne kadar açık halbuki,
    Aze.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben aksi yönde bir şey söylemedim zaten Aze:)

      Sil
    2. "kalem koleksiyonu gibi bir şeyin peşinde herhal." yorumun, sadece koleksiyon peşinde gibi.

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git