Gölgelik
Hafız, Basra'da görülebilecek her şeyi gördükten sonra, dostu Bektaş'la birlikte Şiraz'a gitmek üzere yola koyuldu; neredeyse kentin kapılarına varacaklardı ki, kervanbaşı, köylerde bir işi olduğunu söyleyerek, yolculardan, dalları bir bahçenin duvarını aşarak kırlara doğru uzanan ve hoş bir gölgelik oluşturan yüksek ağaçların altında biraz dinlenmelerini istedi. Duvarın üst bölümünde süs olarak, üzerinde sülüs yazısıyla yazılmış şu sözlerden başka bir şey bulunmayan bir kenarlık vardı:
Bu gölgeliğe benze, iyiliklerini sana ait alanın duvarları içine kapatmaktan sakın.
***
Kapı
Bu arada yolcularımız bahçenin kapısına yaklaşıyordu; kapının üzerinde şu yazıyı okudular:
"Ben, güzel Leyla'nın âşığı Mecnun'un bahçelerine açılan kapıyım.
Aşkı tatmışsan ya da tatma isteği duyuyorsan, bu kapı senin için açılmıştır.
Koruluklarımda gizemin gölgelerini, çayırlarımda yumuşaklığın yatağını bulacaksın.
Zeminimde esrikliğin buhurlarını içine çekeceksin ve gözlerin düş bulutlarıyla dolacak.
Eğer aşkı hiç tatmamışsan, gel burada tat; daha önce tatmışsan, yine gel, onu daha da çok sev."
Jan Potocki, Hafız'ın Yolculuğu.
Çev.: Aykut Derman, YKY.
Çok güzel.
YanıtlaSilSana da öneririm.
Sil