—Merhaba sevgili sahibim,
—Merhaba sevgili bloğum,
—Nasılsın abi, iyi misin?
—İyiyim şükür, seni sormalı?
—Şey abi...
—Ney?
—Yani iyiyim ama...
—Ama...
—İşte sen bana pek yazmıyorsun ya...
—Ee...
—Ondan ötürü pek de iyi sayılmam aslında.
—Niye?
—İşte dedim niyesini.
—Eskiden çok yazıyordum, ona say.
—Niye sayacakmışım, borç harç meselesi mi bu?
—Hoppalaaa.
—Gene başlama sahip!
—Tamam blog, tamam.
—Yazacak mısın gene?
—Yazıyorum zaten. Seni bırakıp gitmiş değilim ki.
—Epey az yazıyorsun ama.
—Ne yapi'm?
—Daha çok yaz.
—Niye istiyorsun çok yazmamı?
—Çünkü seni seviyorum.
—Hıçk!
—Ne oldu abi?
—Hiç.
—Ne oldu Allah aşkına?
—Yeter blog, lütfen. Biraz daha konuşursan ağlatacaksın beni.
—Tamam abi, sen git biraz dinlen istersen, kendine bir kahve yap, hem bak, o sütü bugün bitirmezsen bozulacak, hadi.
—Tamam blogcuğum.
—Sonra gene gel ama bak, ölümü gör.
—Tamam tamam, söz.
—Hadi görüşürüz.
—Öptüm seni.
Eskisi gibi yazamıyoruz. Bir şeyler değişti....
YanıtlaSilKesinlikle öyle Narda.
Sil