17 Mart 2009

Katedral

Karınızın bir erkek arkadaşı var ve sürekli irtibat halindeler, haberleşiyorlar. Hayır hayır, sevgili falan değiller, herhangi iki arkadaşlar sadece. Haberleşme biçimleri de biraz farklı; seslerini teybe kaydedip kaseti birbirlerine gönderiyorlar. Mektup arkadaşlığı gibi bir şey anlayacağınız. Üstelik de karınız sizden de çok bahsediyor o adama.

Ne hisseder, ne düşünürsünüz?

Ben evli değilim, ama tahmin ediyorum ki hamurunda erkeklik mayası olan insanların büyük bir bölümü, ne kadar hoşgörülü, açık fikirli olursa olsun, böyle bir şeyi kabullense bile en azından istemeyecek, hoşnut olmayacaktır.

Peki o siz olsaydınız, karınızın söz konusu bu arkadaşının kör olduğunu bilmeniz hoşnutsuzluğunuzu biraz da olsa dindirir miydi? Ya bir de o adamın yaşlı biri olduğunu gözünüzle görseydiniz? Herhalde kıskanmanız için yeterli miktarda kıskançlık hormonu salgılamazdınız böyle bir durumda.

Raymond Carver'ın Katedral adlı öyküsünü okuduğumda bunları düşündüm. Ancak belirtmem gerekir ki bu öykünün konusu kıskançlık değil. En azından tam olarak öyle değil. Bu öykü, yazarın sıradan bir insan olarak kendi küçük dünyasındaki (belki de evinde demek daha doğru) sıradan yaşamından ufacık bir kesit. Esasında bu kitap büyük bir yazarın küçük dünyasını anlamak için birebir.

Kütüphanede raflar arasında bakınırken gözüme ilişiverdi. Böyle olmasa belki de hiç okumayacaktım. Tavsiye ederim.

Katedral
Raymond Carver
Çeviren: S. Gökçen Ezber
Notos Kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git