Belki sen de duymuşsundur, son yıllarda yaşam koçu diye bir şey duyulmaya başladı bizim memlekette. Ben de birkaç yıldır duyuyordum duymasına, üstelik meraklanıyordum da, nedense bir türlü üstüne eğilip araştırmadım neyin nesidir diye. Geçen gün nasıl olduysa merakım depreşti ve açtım bilumum bilgi kaynaklarını, baktım teker teker. Doğrusu sandığımdan da ilginçmiş bu yaşam koçu konusu. Eminim sana da ilginç gelecektir. Mesele şundan ibaret: İnsanlar kendilerine bir adet yaşam koçu tutuyorlar ve bu koç onlara yaşamayı öğretiyor. Evet evet, aynen böyle. İlginç geldi değil mi? Muhtemelen sen daha da meraklandın şimdi.
Şimdi insan bir şeyi kendine öğretmesi için neden birilerini tutar? Üstelik de parayla. O şeyi bilmiyordur da ondan. O halde yaşam koçu tutanların yaşamayı bilmedikleri anlamı çıkıyor bundan değil mi? Bizim burada buna düz mantık diyorlar. "Peki ama bunların anaları-babaları, abileri-ablaları yok mu da gidip koç tutuyorlar?" diye sorardın burada olsaydın. "Evet ama" diye cevaplardım ben de, "bunlar sandığın gibi ufak çocuk falan değil ki, koca koca insanlar bunu yapanlar, iş güç, ev bark sahibi yani..." Hani düşündüğün gibi yeni yetmeler, çoluk çocuk olsa tamam. Verirsin yanına birini, misal, toplum içinde yemek yemeyi falan öğretir, hem bu işi de zaten ana-babalar yapar. Ama insanlar o kadar değişti ki buralarda, tahmin edemezsin. Yaşamayı unuttular ya da öğrenemiyorlar, sonra da gidip kendilerine yaşam koçu tutuyorlar...
Buralar bir acayipleşti Mambrino kardeşim. Düşünsene, hangi kitabı okuyacağını sana koç söylüyor arkadaş, koç. Değişimin de bu kadarı. Yani insan bu kadar mı değişir? Ben ki değişim taraftarı biriyim, ne diyeceğimi bilmez durumdayım...
Tabii ben senin esas merak ettiğin noktayı biliyorum. Aynısını ben de merak ededurdum da ondan biliyorum. İnsandır, bilmeyebilir, yaşamak da olsa bilmeyebilir diyelim hadi, çiğ süt emmiştir, her şey beklenir ondan madem, yaşamayı bilmemesini de normal karşılayalım. Peki ama arkadaş, yaşamı öğretmesi için neden başka bir şey değil de bir koç, bir türlü anlamadığım mesele bu. Hâlâ da üzerinde düşünüyorum ve cevabını da bulmuş değilim. Aklıma elle tutulur bir fikir gelse hemen sana yazacağım. Bu arada sen de üstünde düşün olur mu? Olur da sen benden daha mantıklı bir cevap bulursun. Doğrusu kafamı kurcalayan bu soruya doğru dürüst bir cevap bulacağımı da pek ummuyorum. İşte o nedenledir ki, bir taraftan düşünürken bir taraftan da meseleyi bizzat deneyerek işin aslını öğrenmek niyetindeyim. Bundan ötürü ben de onlar gibi yapmaya karar verdim. Lakin ben koç yerine bir tane koyun tutacağım galiba. Bir farkı yok diye düşünüyorum koyunla koçun, neticede koçun öğretebildiğini koyun da öğretir, ne var.
Hatırlar mısın, dedenlerle bizi ziyarete geldiğiniz yaz tatiliydi, senin de buralara ilk gelişindi, bizim koçlardan biri teyzemin küçük oğlunu kovalamıştı da son anda kadınlar kurtarmıştı zavallıyı. Uzun süre atlatamamıştı o şoku garibim. İşte o gün bugündür koçlara karşı bende bir antipati var, bu yüzden hayatımda bir koça yer vermeye henüz hazır olmadığımı bildiğimden bir koyun almanın pekala yerinde olacağını kararlaştırdım. Geçen gün büyük kuzenimle konuştum, o anlar bu işlerden, bu haftasonu hayvan pazarına gidip bana bir yaşam koyunu alacağız. Bakalım ne olacak, çok merak ediyorum. Koyun bana ilk derste ne öğretecek diye meraktan uyuyamıyorum. Muhtemelen bir kitap listesi falan verir, şunları şunları oku diye. Velhasılıkelam, inanılmaz heyecanlıyım. Sonuçtan seni haberdar ederim.
Satırlarıma son vermeden önce selam eder, her iki karakaş gözlerinden hasretle öperim. Baki selam...