27 Ocak 2017

Pencereyi açın, son birkaç gündür uçabiliyorum

Pencereden dışarı bakınca karşıdaki çatıda yağmurda başını eğmiş, hareketsiz duran bir kuzgun gördüm. Çok sonraları bile hâlâ orada, kıpırdamıyor ve donuyor, yalnız ve kuzgun düşüncelerine dalmış olarak öylece tünemiş. İçimi kardeşçe bir his kapladı ve göğsümü bir yalnızlık hissi doldurdu.
***
İnsan yürürken fırlatıp atılmış birçok şeye rastlıyor.
***
Yağmurun sırılsıklam ettiği bir tarlada bir adam bir kadını yakalıyor. Çimler çamura boyun eğip dümdüz olmuş.
***
Bir İspanyol rahip kötü bir İngilizce ile ayini okuyordu; berbat tonlarla fazla güçlü mikrofona şarkı söylüyordu ama arkasındaki taş duvarda biraz sarmaşık vardı ve serçeler şakıyordu. Serçeler mikrofona o kadar yakındı ki rahip duyulmuyordu. Serçelerin sesleri mikrofonla yüz katına çıkmıştı. Sonra genç bir kız merdivenlere yığıldı ve öldü. Birisi kızın dudaklarına soğuk su sürdü ama kız ölümü tercih etti.
***
"Orman," dedim sık sık, hakikat bizzat ormanın içinde geziniyor.
***
Nehre fırlattığım boş süt kartonu benden önce Paris'te olacak.
***
Dedim ki, pencereyi açın, son birkaç gündür uçabiliyorum.

Werner Herzog, Buzda Yürüyüş: Münih-Paris, Jaguar Kitap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git