© Gintaras Kasperionis
Paradoks sözcüğünü de diğer pek çok sözcük gibi, tam olarak kavramam biraz zaman almıştı. Lisede ve daha sonra üniversitenin ilk iki sınıfında bir türlü bu kelimeyi oturtamıyordum. İçine doğup havasını soluduğunuz kültürde bir sözcüğün altyapısı yoksa onu anlamanız da zaman alıyor. Öte yandan, sizi tornasından geçiren eğitim tezgahı da size hiçbir şey katmıyorsa, kalakalıyorsunuz orta yerde, ya hiçbir şey öğrenmiyorsunuz, ya yarım yamalak bilgiler ediniyorsunuz, ya da benim gibi geç öğreniyorsunuz. Her neyse...
Ben Milli Eğitim Bakanı olsaydım, ders kitaplarındaki yazıların oranını %5'e falan indirir, geri kalan %95'i de resim, fotoğraf, karikatür, grafik ve bilumum görsellerle doldururdum. Madem yazı para etmiyor, yazıya kimse yüz vermiyor...
Paradoks nedir, diye sorduğunuzda, hemen başlıyorlar felsefi açıklamalarına. Arkadaş, bi önce temel anlamını söyle, felsenin f'sini daha kavrayamamış topluma felsefi kavramları öğretmenin ne anlamı var.
Paradoks çelişki demektir. Elinde, güya yağmurdan ıslanmamak için şemsiye tutan adamın beline kadar suya dalmış olması paradoksa verilebilecek en iyi örnektir. Paradoks'un Türkçeye tam olarak çevrilmiş haliyse, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu'dur.
Selamlar... |
Benim gordugum kadariyla, paradoksu ulke olarak cok iyi biliyoruz. Cunku hayatimiz celiskiden ibaret. Cunku ikiyuzlulugumuzu aslinda herkes kabullenmis durumda. Paradoksun icinde yasayip tarif edememek de bir ikiyuzlulukmdegil mi?
YanıtlaSilÇok iyi bir bakış açısı. Ne söylenir ki bu sözler üzerine? Sahiden de öyle.
Sil