Sekiz-dokuz ay kadar önceydi. Bir gün dışarı çıkacaktım. Baktım, hava kapalı, bulutlar koyu, dedim, kesin yağmur yağacak, ne olur ne olmaz, şemsiyemi alayım.
Aldım ve çıktım. Çantam da yanımdaydı, ön cebine yerleştirdim şemsiyeyi, fazladan yük olmadı yani, küçük bir şemsiyeydi zaten. O gün yağmur yağmadı, ama ertesi gün dışarı çıktığımda nedense yine aldım şemsiyemi, bir önceki gün gibi yine koydum bilgisayar çantasının ön cebine, dışarı çıktım. Yine o gün de yağmur yağmadı. Yağmur yağmadı ama o hafta kaç kere dışarı çıktıysam –ki neredeyse her gün çıktım– şemsiyemi yanıma aldım. Dedim ya, küçük bir şemsiyeydi, taşıması zahmet olmuyordu.
İkinci hafta yine aynı, ne zaman dışarı çıktıysam şemsiyemi yanıma aldım. Böylece, dışarı çıkarken şemsiyemi yanıma almak alışkanlık oldu bende. Bir gün bir de baktım iki ay olmuş, belki de üç, her ne zaman dışarı çıksam şemsiyemi yanıma alıyorum. Ondan sonra da sürdü gitti bu böyle, hava nasıl olursa olsun şemsiyesiz çıkmaz oldum. Hani, cep telefonsuz kimse dışarıya adımını atmıyor ya, o hesap. Hava yağmurlu da olsa karlı da olsa, açık da olsa kapalı da olsa, hep şemsiyemi yanıma aldım evden çıkarken. Tek bir bulutun olmadığı apaçık güneşli havalarda bile.
Çantayla çıktığım günlerde çantanın içine atıyordum şemsiyemi, çantasız çıktığımdaysa elime alıyordum öylece. Sonunda şemsiyem yoldaşım olup çıktı. Çarşıya da çıksam, başka bir şehre de gitsem, illa ki benimle birlikte geliyordu. Sekiz-dokuz ay önce başladı bu alışkanlık, dedim. Peki, bu süre içinde kaç gün şemsiyeye ihtiyaç duydun, derseniz, taş çatlasa bir ay.
Uzatmayayım, geçenlerde düşündüm, ne demelere her gün taşıyorsun bunu yanında, diye sordum kendime. Bunu düşündüğüm sıralarda yağmur mağmur da yoktu, kaç zamandır hava kuruydu. Oracıkta kararımı verdim, artık şemsiyeyi taşımayacaktım yanımda, deli miydim neydim. Nasıl olsa yağmurlu da değildi havalar.
İşte efendim, bunca zamandır bir gün olsun yanımdan ayırmadığım şemsiyemi sonunda bugün yanıma almadım. Allah'ın işine bak. Sen bir yıla yakın bir süre her gün ama her gün şemsiyeni yanına al... Güneşin seni kavurduğu günlerde bile şemsiyeni yanına al... Bazen hiç yoktan kendine ayakbağı yap... Ve tüm bu zamanda yağmur yağmasın... En sonunda bir gün yanına alma, o gün de...
(Yağmur mu yağdı sandınız, köftehorlar? Ne yağmur yağdı ne bir şey, hava açıktı bugün.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.