24 Nisan 2013

Ah Tamara Ah!

Geçen yıl çok iyi bir ekip olmuştuk. Deprem sonrasının yarattığı psikolojik havanın da katkısıyla dayanışmacı bir ruhun egemen olduğu bir ekip oluşturmuştuk. Ha bire geziyorduk. Üstelik de deprem telafisi için cumartesileri de okullar açık olmasına rağmen. Tek pazarımız vardı, onu da dolu dolu geçiriyorduk. Gezilecek yer vardır, iki kişiden fazla gittin mi bir tat alamazsın, ama gezilecek yer de vardır, olabildiğince kalabalık gideceksin ki gezdiğinden bir şey anlayasın. İşte, geçen yıl gezdiğimiz yerler hep de bu türdendi. Çoğuna önceden de gitmiş olmama rağmen geçen yılki kadar tat alamamıştım. Çok yer gezdik, kimine birkaç kez birden gittik. Bizim buralardan Van Kalesi, Erciş Balık BendiMuradiye Şelalesi, İshakpaşa Sarayı, Ahlat Selçuklu Mezarlığı; Güneydoğu taraflarından da Hasankeyf, Midyat, Mardin, Urfa, Diyarbakır.

Ve tabii ki Van Denizi'nin incisi Ahtamar Adası.

Geçen yıl tam da bu vakitler... Ahtamar'daydık. Arkadaşlardan biri, Tamara'nın efsanesinden dem vurarak, "kim karşıdan buraya kadar yüzmeyi göze alabilir yahu?" diye serzenişte bulundu. Yanıtlamak için atıldım: Aşık olan biri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git