4 Mayıs 2015

Sürgün

Sürgün hakkında düşünmek tuhaf bir biçimde davetkâr hatta kışkırtıcı bir şeydir de, sürgünü yaşamak korkunçtur. Sürgün, bir insan ile doğup büyüdüğü yer arasında, benlik ile benliğin gerçek yuvası arasında zorla açılmış olan onulmaz bir gediktir: Özündeki kederin üstesinden gelmek mümkün değildir. Tarihin ve edebiyatın, sürgünü insanın hayatında kahramanca, romantik, şanlı ve hatta muzafferane sayfalar açan bir durum olarak betimleyen hikâyeler barındırdıkları doğrudur. Ama bunlar hikâyeden, yabancılaşmanın kötürümleştirici hüznünü alt etme çabasından ibarettir. Sürgünde elde edilen kazanımlar sonsuza dek arkada bırakılmış bir şeyin kaybedilmesiyle sürekli olarak baltalanır.
Edward Said, "Sürgün Üzerine Düşünceler", Kış Ruhu.

5 yorum:

  1. Yorumlarım gelmiyor mu, yayınlamıyor musun?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan önceki son yorumun şuradaki hocam. Ondan sonra bir şey gelmedi.

      Sil
  2. Sürgündemisiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürgünü gerçek anlamda yaşayanların, sürgün havasını gerçekte soluyanların yanında halt etmişim elbette, ama benim zihinsel sürgünlüğüm de az şey sayılmaz ayıptır söylemesi.

      Sil
    2. Öyle bakarsak çoğumuz öyle belki...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git