15 Kasım 2012

Çağdaş Toplum Falan

Bazılarına neden filozof deriz? Bazıları neden beş bin yıl yaşar?


"Çocuklarda zayıflık, gençlerde taşkınlık, orta yaşlılarda ağır başlılık, ihtiyarlarda olgunluk doğal hallerdir, bunları zamanında kabul etmek gerekir." Marcus Tillius Cicero.


Genç Çiçero Kitap Okurken.
Eser: Vincenzo Foppa
Kimin sözü yüzyılları, bin yılları deler geçerse, elbette ona filozof diyeceğiz.

Bugün, bizim ülkemizde de, yeryüzünün çokluk ülkelerinde de Cicero'nun 2056 yıl önce söylediği şu dört şey yok mudur? Var: Zayıflık, taşkınlık, ağır başlılık, olgunluk.

Gelgelelim, bunların dağılımında da bir dengesizlik yok mudur? Var. Örneğin taşkınlık, iste istediğin kadar, ama ağır başlılığı ara ki bulasın. Hele de olgunluğu...

Taşkınlık çoktur çok olmasına da, keşke sadece gençlerde olsaydı, normal karşılanırdı en azından, hoş görülürdü, zira filozof da demiş zaten, gençlerde doğaldır, diye. Gençlerle beraber çocuklarda da olsa, eminim yine hoş karşılanırdı. Ancak arkadaş, günümüz insanına baksanıza, çocuğu, yeni yetmesi, genci, orta yaşlısı, yaşlısı, yediden yetmişe herkes taşkınlık yapma çabasında. Biri de kalkıp bu taşkınlıkların aksi bir şey söyledi mi hemen başlıyor koro, özgürlüklerden, bireysel tercihlerden çalmaya. Yemişim bireysel tercihini, affedersiniz. Bu bireysellik mireysellikten hiç hazzetmiyorum. Her bir b.kun özgürlük kabuğuna sokulup getirilmesini de sevmiyorum. Tamam, her bireyin kendi yaşamı üzerinde tasarruf hakkı vardır, eyvallah, ama bir de işin toplumsal yanı var, sen bir toplumun içinde yaşıyorsan, topluma gereksinim duyuyorsan, yeri ve zamanı geldiğinde bireyselliğinden vazgeçmeyi bileceksin. Özgürlük dediğin şey de çok kişiliktir zaten, tek kişinin olduğu yerde özgürlüğe ne gerek vardır ne ihtiyaç.

Filozof ne kadar isabetli söylemiş.

Zamanımızın, üzerinde bir gıdım olgunluk taşımayan yaşlıları, ne çirkin şeylersiniz siz öyle. Üstünde ağır başlılığın izinin olmadığı yetişkinler, siz ne pis şeylersiniz öyle.

6 yorum:

  1. Haklısınız, hem de çook..

    Ben de dile pelesenk edilmiş, fakat içi tamamıyla boşaltılmış 'özgürlük' zırvalarından hiç hoşlanmıyorum. Bütün kavramların suyunu çıkardılar, posası kaldı sade geriye. Halbuki özgürlük seni tutsak eden şeylerden feragattır; bizdeyse tersine, bağımlı oldukça özgürleşiyor(muş)sun gibi bir telakki var paradoksal bir şekilde. Nefret ettim bu yeni yetme ve emanet duran bu özgürlük kisvesinden, ki en değer verdiğim en dokunulmaz addettiğim hatta kutsallık atfettiğim kavramlardan biri olmasına rağmen! Sade bir insan olmak, sade bir kul olmak sade istediğim.. Buna bile izin yok arkadaş, benim yerime benim özgürlüğümü (!) düşünen formatlı zihinler sayesinde!! :S Hep kategorize etme, hep ötekileştirme, hep bir kavrama ya da düşünceye hapsetme! "Ne bu kardeşim, insanım ve kulum sadece, bırak da olayım müsaadenle!" demekten bi türlü alamıyorum kendimi. 'Tutarlılık' ya da 'görünme' kaygısından uzak, sadece 'olmak' istiyorum ben. Fakat görünmekten ibaret bir dünyada yaşıyoruz yazık ki.. Güzel, genç, kültürlü, bilgili.. 'görünüyor'san, tamam. 'olma'ya fazla gerek yok sanki.. Üzücü ya gerçekten! Ve bunun için ne yapmak lâzım, gerçekten bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Ayşegül, sen de çok haklısın. Ne yazık ki, toplumumuzda pek çok anormallik normal olarak kabul ediliyor. Saçmalıklar, ahmaklıklar ilk görülmeye başladığında ses çıkaran pek olmuyor, böyle olunca da zaman içinde normal oldukları sanılıyor.

      Bu konularda toplumu sırtlayacak entelektüel birikim yok ki, bilim adamlarımıza bak, bilimden başka her şeyi yapıyorlar. Her akşam boy boy TV'lerde görünen kanaat önderlerimize bak, bir iki şey öğrenmişler konuştukları konuyla ilgili, başkaca bir işe yaradıkları yok. Ben de bakıyorum, onlarla aramda pek bir fark yok, madem ben halktan herhangi bir insanım, onlar da halkın kanaat önderi, o halde aramızda neden bir fark yok? Sorun nerede?

      Neyse, fazla kafanı şişirmeyeyim, her şeye rağmen yine de enseyi karartmamak gerek.

      Sağlıkla, sevgiyle...

      Sil
  2. Bu konuda cok konusabilirim.
    Eskiden toplumsal degerler, toplumsal yargilarla bicimkenirmis.
    Ben cocukken buyukler her seyi bilen insanlardi ancak aileler arasinda digerini cekistirme baslayinca, sasirirdim.
    Konuyu dagitmadan, herkesin yasindan bekleneni yapmasi icin toplumsal bir de ahlak anlayisi olmasi lazim. Ahlak elbette safi cinsellik degil.
    46 yasindaki adamin taskinliklarini ayiplamayarak genelgecer hale getirmisler.
    Bu 'ahlaksizlik' da toplumun kbirbirinden uzaklasmasindan kaynaklaniyor. Bireysellik ihtiyacimizdan.
    Topluma rapor vermeme isteginden vs. yazamadim olmadi.
    Ozetle toplumsal segerlerimiz ve yargilarimiz artik saglam ve ustelik baglayici degil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu konuda çok konuşabilirim naçizane. Ne var ki toplumun içinde yaşadığım yer geçen gün daha az konuşasım geliyor. Umarım anlaşılıyorumdur.

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git