2 Ağustos 2013

Patatesin Başına Gelenler

© Copyright
Potato: A History of the Propitious Esculent [Patates: Yenebilir Olanın Tarihçesi] adlı bir kitap tanıtım yazısı okudum. Bana çok ilginç geldi. Arasıra böyle şeyler okumayı çok severim. Genel anlamda tarihe amatör düzeyde bir ilgim de var zaten. Her zaman insanların tarihini okuyacak değiliz ya, biraz da patatesin, domatesin, koyunun, keçinin tarihini okumak lazım. Patatesin de hindi gibi, tütün gibi Avrupa'ya Yeni Dünya'dan geldiği bilinen bir şey. 
İspanyollar 16. yy.da Avrupa'ya getirdiklerinde halk patatesi çok tuhaf karşıladı. Din adamları bu yumruyu yadırgadılar çünkü İncil'de bunlardan hiç söz edilmiyordu. Patates çirkindi, kırmızı, siyah ve mor biçimleri vardı ve Ortaçağ'ın toplumdan dışlanan "cüzamlılarının bozulmuş el ve ayaklarına" benziyordu. Üstelik, patates pekala insanı cüzamlı da yapabilirdi. İngiliz botanikçi John Gerard 1633'te şöyle yazmıştı: "Bana anlatıldığına göre Burgonya'lıların bu yumruyu kullanmaları yasaklanmış, çünkü bunu yemenin cüzama yol açacağına kendilerini inandırmışlar." Ancak Avrupa'da yüzyıllardır süregelen savaşın insanları kırıp geçirmesine, daha önce Quechua'da* olduğu gibi, patates bir çare oldu. 
İlginç. Bazen düşünüyorum da, acaba biz insanlar da rastlantı sonucu mu bir yerlerden çıkıp geldik?


* Patates kökenini And Dağlarının Peru'ya denk gelen kesimlerinden alıyormuş ve ilk olarak Quechua dili konuşan insanlarca evcilleştirilmiş. Bu durum bir zorunluluktan kaynaklanmış, çünkü Quechua halkının yaşadığı topraklar tahıl tarımı yapmak için hiç de elverişli değilmiş. Onlar da dar arazilerde bol miktarda ürün veren patatesi tercih etmek zorunda kalmışlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git