4 Aralık 2013

Petrol mavisi

Etimolojiye devam... İnsanın özel ilgi alanlarının olması ne güzel bir şey be! Bazen öldüğümü düşünüyorum, ama bazen de, işte böyle meraklarımın hâlâ olduğunu görünce, yaşamaya devam ettiğimi anlıyorum. Söylemenin yeri değil ama eski günlerimi çok özlüyorum. Şimdi o günleri düşündükçe kendime inanamadığım bile oluyor; o bitmez tükenmez merakların, araştırma isteğinin sahibi ben miydim? Hakikaten de insan çok değişebiliyormuş. Lisedeki yıllarımı gözümün önüne getirince örneğin, sanki ben değilmişim de bir filmde izlediğim biriymiş gibi geliyor. Ne ara böyle oldum ben Tanrım, duruma müdahale etmeni canı gönülden istiyor ve bekliyorum vesselam.
***
Yine çokça kullandığımız iki kelimeden gidelim, biri Batı kökenli, öbürü Doğu, başlıktan da anlaşılmıştır zaten: petrol ve mavi. Petrol, birleşik bir kelime, petra ve oleum'un birleşmesinden doğmuş, Latincedir. Mavi ise Arapça. 

Petra Latincede "taş" demektir. Grekçe petros'tan geçmiştir Latinceye. Oleum da yine Grekçe kökenli Latince bir sözcük olup "yağ" anlamına gelir. İkisini yan yana getirdiğinizde yeni sözcük kendiliğinden ortaya çıkar: "taş yağı". Niye taş yağı dendiğini, pek ihtimal vermiyorum ama, merak edebilirsiniz. Lisede gördüğünüz kimya derslerini unutmuşsanız –benim gibi– ve petrolün hidrokarbonlardan, organik maddelerden falan oluştuğunu bilmiyorsanız bile, yer altından çıktığına bakarak taş'ın mantığını bulabilirsiniz. Yağ'da kafanızın karışacağını sanmıyorum, örneğin yer altından çıkan bu sıvıya neden taş suyu değil de taş yağı denmiş olabileceğini merak edeceğinizi sanmıyorum, zira bu sıvı sudan daha yoğun, kendine özgü bir rengi var, ayrıca kokusu var, yani sudan çok yağa benziyor. 

Fazla derinleştirmeyelim. Her ikisi de Grekçeden evrilerek Latinceye geçmiş olan petra ve oleum kelimelerinin Ortaçağ Latincesinde birleşmesiyle petroleum diye yeni bir kelime ortaya çıkmış. Fransızcada pétrole olmuş, oradan da Türkçeye petrol diye geçmiş. En sonunda da Ajda Pekkan şarkısını söylemiş, amaan petrol, canıım petrol...

Gelelim mavi'ye. Onun hiç de petrol'ünki kadar uzun bir yolculuğu olmamış. Ma Arapçada "su" demektir. Dolayısıyla maî "su gibi, su renginde" anlamına gelir. Detaylı açıklama istediğini sanmıyorum. Denizin suyuna bakmışlar, onun renginde olan şeylere "su rengi" demişler. Tıpkı bugün kahverengi dediğimiz gibi. Hiç rastladınız mı, bazı yerlerde "kahveyi" diyorlar, aynı mantık. Mai ve Siyah diye Halit Ziya'nın bir romanı vardır, lisede okumuştum. Peki, mai nasıl mavi olmuş diye sorarsanız, oradaki /v/ harfinin Arapça waw'dan (و) geldiğini ve kaynaştırma görevi gördüğünü tahmin etmek zor değil. Türkçede /w/ sesi olmadığı için, daha doğrusu bugün standart Türkçe olarak kullanılan İstanbul Türkçesinde olmadığı için haliyle "mawi" diye değil, "mavi" diye geçmiş. 

Peki, petrol mavi midir, yeşil mi? Yok yok, ona girmeyeceğim. İsteyen girsin. 

5 yorum:

  1. bende de eski merak, yeni şeylere duyulan heyecan eskisi gibi yok, biliyor musun? bilmiyorsun tabii, şimdi söyleyince öğrenmiş oldun. Yani öğren öğren nereye kadar? Sadece sinirli değil karamsarım da.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki sonucu ne olacak bunun, bir fikrin var mı? Benim yok. :)

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git