2 Ekim 2014

Havalar, sular, horozlar...

Yağmurlu bir güne uyandım. Bir süre gördüğüm rüyayı düşündüm. Çok ilginçti doğrusu. Birbirlerini hiç tanımayan, büyük olasılıkla ömür boyunca da tanımayacak olan insanlarla bir aradaydık. Hatta bir de internetten tanıdığım ama gerçekte hiç yüzünü görmediğim biri vardı. Bulunduğumuz yerde ne işimiz vardı, o da belli değildi. Rüyanda ne görmüş olursan ol, yağmurlu bir güne uyanmak iyidir. Bilim ve teknoloji bize ne denli geniş olanaklar sunarsa sunsun, gene de bazı şeylerin bizim dışımızda gelişiyor olması iyidir. Baksanıza, yağmurun yağışı, yağmurlu bir güne uyanışımız tamamen bizim dışımızda gerçekleşiyor. İyi oluyor, iyi. Aferin Efendi'ye.
*
Yarının bayram olduğuna dair söylentiler var. Olup olmadığını bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Evdekilere sorma gereği bile duymadım. Biraz radikal bir fikir gibi gözükebilir, bana kalırsa bir bayramı en fazla elli yıl sürdürmeli. Bir yerden sonra rutinleşip bayram olmaktan çıkıyor zaten. İnsanlık uzun zamandır bayramsız bayramlar yaşıyor.
*
Buralarda öteden beri bayramdan bir önceki gün berber dükkânları tıklım tıklım doludur. Artık bir gelenek halini aldı bu. Kuzenimin de berber dükkânı var. Önceki gün konuşuyorduk, "Şeytan diyor ki, o gün dükkânı kapat, kapısına da şu müstehcen parmak hareketini as, altına da 'Dün neredeydiniz?' diye yaz," diyordu. Haklıydı. İnsanlar bazen akıllarını bütünüyle kapatıyorlar. Bayramdan iki, üç, dört gün önce tıraş olmak akıllarına gelmiyor da bir gün önce saatlerce sıra bekliyorlar. Çoğu berber dükkânı gece boyunca açık oluyor, hatta gün ışıyıncaya kadar. Benim sorunum değil, diyerek işin içinden çıkıyorum.
*
Bu aralar çok az kitap okuyorum. Aslında her şeyi çok az yapıyorum. Alışkınım bu duruma. Yılda en az bir kez yaşarım bu deneyimi. Bu aralar çok az kahve de içiyorum. Ayriş kafi içmeyeliyse beş yıl oluyor galiba.
*
Kahveyi çok seven bir arkadaşım var, o kadar ki, iki fincan kahve yapar bazen, ikisini de kendi içer. Bir ara hakkında bir şeyler yazacağım.
*
Havalar soğuyunca kışlıkları çıkardık. Dün ben de kalınca bir hırka giyip çıktım. Gören bir arkadaş, "Hırkan ne güzelmiş, hayırlı olsun," dedi. "Sağ ol," dedim ben de, "ancak iki yıl oldu bunu alalı." "Olsun," dedi, "ben yeni gördüm." Sahiden de insan için ilk gördüğü şeydir yeni olan.
*
Aylar sonra arkadaşım A.'ya tavlada yenildim. Bu yaz hayatımda hiç oynamadığım kadar tavla oynadım. Çoğunlukla da kazandım. Yıllar önce ben tavlayı öğreneli iki hafta olmuştu, biri acemi olduğuma bakmadan beni fena yenmişti. Bir gün karşıma çıksa da soğuk suya batırıp çıkarmışlara döndürsem.
*
Dün A. ile yürüyorduk. Bir horoz gördük. Şu boynu ve kuyruğu uzun olanlardan. Sahi, neydi o türün adı? "Biz geçen bahar bizim tavuğu kuluçkaya yatırdık," dedi A., "ama bir türlü o yumurtalardan bulamadık." Öyledir, aradığın yumurtayı bulmak zordur bu devirde.
*
Eylülü de bitirmişiz, dün çocuklar söyledi. Bakalım ekim bize ne getirecek.

2 yorum:

  1. Evet, çocuklar doğru söylemiş.
    Eylülü de bitirdik.

    EYLÜL SABAHI
    Ağaçta
    Tek bir elma.
    Kimin için
    kızarır elma?

    Saç köklerime dek
    kızarıyorum
    bu işareti gördüğümde

    ve sanki miyopluğum
    elimdeki çizgileri
    algılar gibi
    davranıyorum.

    (“Doğrulanmamış Söylentiler”den, 1992)
    Erik Stinus (1934-2009, Danimarka) - Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Ali Zafer Bey, nasılsınız? Şiiri çok sevdim, teşekkür ederim paylaştığınız için.
      Sağlıkla kalın…

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git