Adam yeni yaptırdığı üç katlı evin tepesine kocaman bir sığır kafası yerleştirmiş. İyice de bağlamış düşmesin diye. Nedenini tahmin etmek güç değil, zira onlarca örneğini gördüm şimdiye dek.
Bir tür nazardan korunma yöntemi bu. Anadolu'nun her yerinde nazar boncuğu kullanılır ya, ondan bir farkı yok, boncuk yerine kafatası kullanılmış, o kadar. Bir de nallar var. Boncuktan sonra en çok kullanılan gereç naldır herhalde. Giriş kapılarının üstüne asılır. Bu öküz başından anneme bahsedince, bizim komşu teyzenin de evinin kapısına bir eşek nalı iliştirdiğini söyledi. At nalı çok görmüştüm de eşek nalına ilk kez rastlıyorum.
Çocukluğumu geçirdiğim köyde, yaşlıca bir komşumuz bahçesindeki erik ağaçlarından birine bir it kafası bağlamıştı. Aynı nedenle. Ne zaman evlerinin oradan geçip de o kemiği görsem midem bulanırdı, ağaçtaki meyvelerin tümü "haram" görünürdü bana.
Bizim buralarda olabildiğince ilginç "ritüeller" vardır. Bir tane daha anlatayım, garipseyeceksiniz, eminim, garipsenmeyecek gibi değil ki. Şimdilerde nedense rast gelmiyorum, çocukluğumda iki ucundan ineklerin iki boynuzuna bağlanan, içinde bir şey olduğu besbelli bez parçaları görürdüm. Bunların ineklere nazar değmesin diye bağlandığını biliyordum. Bir gün, yedi sekiz yaşlarımda, kendileri de inek besleyen bir arkadaşımdan o bezlerin içinde bok olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. İnsan ineğinin kafasına bağlayacak başka bir şey bulamaz mı? Sonraları, her bokun işe yaramadığını, o iş için sadece köpek pisliğinin kullanıldığını da öğrendim üstelik.
Peki, nedir bunların anlamı?
Bu bir inanış pratiği. Kem gözlerden sakınma isteği kadim bir içgüdü. İnsanlar buna kendilerince çareler aramışlar ve böyle şeyler üretmişler tarih boyunca. Gelgelelim, İslam'da böyle pratikler yok. Buralarda İslam'dan başka dine inanan da yok. O halde?
Tahminime göre tüm bunlar İslam öncesinden kalmış "davranışlar". Müslüman olmadan önce Şaman olan Türklerle Zerdüşti olan Kürtler, dini pratikken zamanla birer geleneğe dönüşen birçok adeti de devam ettirdiler. Bugün memleketin her yerinde karşımıza çıkan, ağaca çaput bağlama, kapıya nal çakma, nazar boncuğu takma gibi cansız varlıklardan medet umma alışkanlıkları kökenini bin yıl öncesinden aktarılagelen o inanışlardan almıyorsa nereden alıyor? İşin içine bilgisizliği, akıl fikirden yoksunluğu da kattınız mı mesele aydınlanıyor bana göre. Evet, büyük bir cehalet söz konusu. Kapısına nal bağlayan kişi, bakıyorsunuz beş vakit namaz kılıyor, hacca gitmiş, her yıl umreye gidiyor. Toplumun gözünde ideal bir Müslüman yani. Ağacına it kafası bağlayan kişi, bakıyorsunuz gidip imamın huzurunda tövbe etmiş, sofi diye hitap ediliyor. Dışkıdan korunma dileyenler, Müslümanlıktan başka inancın adını duymuş değiller. Halbuki İslam, nazarın varlığını Kuran'da teyit etmekle beraber, ondan korunmanın yolunu da olabildiğince basit bir dille söylüyor: dua. Kimin neye inandığı ya da inanmadığı beni hiç bağlamaz, bir kimse ister İslam'a inansın, ister Hıristiyanlık'a, ister Budizm'e, ancak kendi inancının gereğini yerine getirmedi mi insan doğal olarak yadırgıyor. İşte bizim bu Müslümanlar da böyle, kendi inançlarını bir kenara bırakarak, bu tür şeylere, ota boka meylediyorlar.
Sizin de dikkatinizi çekmiştir belki, nal falan tamam da, bu hayvan kafatasları, hele köpek pisliği de neyin nesi? İlla cansız bir varlıktan, doğadan medet umulacaksa daha düzgün bir şeyler denenemez miydi? Misal, neden ayakkabı, taş maş değil de bunlar? Bana kalırsa, kişi kendine, kendinden olana, kendine ait olana haliyle bir kıymet biçtiği için o şey kişiye güzel görünür, iyi görünür. O iyi ve güzel şeyin kem gözlerle bozulmaması, dahası, yitip gitmemesi için de kem gözlerin sahibine düpedüz şu mesaj veriliyor: Sandığınız kadar iyi ve güzel değil. Herhangi normal bir insana olumlu bir düşünce çağrıştırması mümkün olmayan köpek, sığır kafası, bok gibi enstrümanlar kullanılması bundan.
Nala gelince, bir tahmin yürütüyorum ama tahminler her zaman tekin değildir, bilirsiniz. Ne var ki konu nal olunca akla başka bir şey de gelmiyor. Nalın ayakları temsil ettiğini göz önüne alalım. Birçok kültürde ayaklar, baş'ın tam tersi olarak olumsuzluğu çağrıştırmazlar mı? Baş göğü, ayak yeri; baş yükseği, ayak alçağı temsil etmez mi? Acaba diyorum, eve nazar değmesini önlemek amacıyla olumsuzluğu çağrıştıran nalın evin hemen girişine konmasının ardında, yukarıdakine benzer bir düşünce yatıyor olamaz mı? Ama dediğim gibi, bu sadece bir tahmin. Belki nal, benim bilmediğim çok daha başka şeyler de temsil ediyordur, bilmiyorum.
Tüm bunları üst üste koyunca nazar boncuğunu nereye koyacağımı şaşırıyorum bu kez, iyi mi? O şirin mavi boncukların olumsuz bir düşünce çağrıştırmaları mümkün mü? Bir tahmin daha uyduracak değilim. Sadece nazarlıklardaki mavi hakimiyetinin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Belki başka zaman nazar boncuğunun kökenine dair bir şeyler bulup okurum.
Mavi rengin gözlerdeki negatif enerjiyi çekerek depoladığını ve canlıya (mesela tatlı bebeğinize) ulaşmasını ve zarar vermesini engellediğini, ya da öyle umulduğunu dinlemiştim birinden. :)
YanıtlaSilEn güzeli dua tabii ki:)
Wikipedi'de de buna benzer bir şey yazıyordu. Ama bu da bir inanış sonuçta. Dediğiniz gibi, en güzeli dua. Sağlıkla...
SilBir yazımda kısaca bende söz etmiştim bu tür pagan geleneklerinden.Fakat hiç köpek başı görmedim ,hele köpek dışkısının kullanıldığını hiç duymamıştım,resmen midem bulandı okurken.
YanıtlaSilHaklısınız, benim de midem bulanırdı bunlardan bir zamanlar. Allah'tan artık ben de çok görmüyorum. Yıllardır rastlamamıştım örneğin, ta ki geçen gün bu öküz başını görene kadar.
SilNazara inanirim. Nazar boncugu da aslinda, goze goz dise distir. Boncugun goz seklinde olmasi bu nedenledir. Bunlar benim gorusum tabi.
YanıtlaSilGercek nazar boncugu fotograftaki sarili olanlardir. Cunku sari kursunla elde edilirmis. Burada bir tuhaflik var. Sari denilen sey arseniktir. Ama arastirmak lazim tabi. Sizin yoredeki eskiler daha iyi bilmezler mi?
Ben islamdan cok bu tur cansiz varliklara inandigimi fark ettim. Gunahkarim.
Bir zamandir bu saatte uyanik olmamin sebebi de oruc degil, davul gurultusu. Herkesin inanci kendine!
Selam Jardzy. Nazara ben de inanırım. Eskiden de inanırdım. Ancak şimdiki inanma nedenim eskisinden büsbütün farklı. Şimdi uzun uzadıya anlatıp senin de kafanı şişirmeyeyim.
SilDemek günahkârsın. Ne güzel. :) Bunun farkında olmak kadar güzel bir şey var mı? Kim günahkâr değil ki, söyler misin? Herhangi bir günah işlemek asıl günah değildir, işlenen günahın farkında olmamaktır asıl günah. Haksız mıyım?
İnsan olup da günah işlememek mümkün mü?