6 Mayıs 2013

Riyakarlık

Bu sabah çok "keyifli" bir sohbete kulak misafiri oldum. Minibüse bindim ve sondan bir önceki boş koltuğa geçip oturdum. Arkamdakiler memleket meseleleri üzerinde, alçak sesle ama hararetli mi hararetli tartışıyorlardı. Tartışma, koltuktaki üç kişiden ikisi arasındaydı. 

Kahramanlarımızdan biri koyu Milli Görüşçü, sürekli Erbakan döneminden dem vuruyor, ülkenin o zaman ne kadar iyi, adil, dürüst yönetildiğinden falan söz ediyor, şimdiki hükümeti, Erdoğan'ı falan eleştiriyor. Diğeri de, doğrudan Erdoğancı görünmemekle beraber şimdiki bazı politikaları destekliyor, ama çoğunlukla yaptığı bu değil, Erbakancı'nın söylediklerine itiraz etmek.

Milli Görüşçü ezbere konuşuyor, şu şöyle, bu böyle... Bildiği bir şey yok. Rastgele karanlığa sıkıyor. Birkaç kalıplaşmış şey var kafatasının içinde, onları sayıp döküyor. Allah bizi bu zihniyetten korusun. Allah bu zihniyeti düşmanıma vermesin. Hakikaten zor iş, bildiğiniz körlük. Hatta, ne bildiğiniz körlüğü, ben gözü görmediği halde sağ salim insanlardan daha düzgün yürüyen insanlar gördüm. Göz körlüğünde bir şey yok, ama bazı insanlarda beyin körlüğü var, onların durumuna çare de yok.  

Bir ara faizden açılıyor söz. Beriki, "Erbakan hocamız döneminde faiz maiz yoktu, havuz sistemi vardı," diyor, "fırsat vermediler, verselerdi, Erbakan Hoca bütün bankaları kapatacaktı," diye de ekliyor. Ötekiyse cevabı oturtuyor: "Nerede faiz yoktu yahu, İmar Bankası o zamanlar faizin anasını ağlatıyordu."

Söz İsrail'e geliyor. İsrail'in Türkiye'den dilediği özüre, gizli emellerine, bizi yakında bilmem ne edeceğine, gizli dünya devletine falan girip girip çıkıyor bu iki arkadaş. Oradan, içimizdeki kafirlere geçiyorlar, her zamanki gibi Yahudilere dayandırıyor Milli Görüşçü, diğeri daha ılımlı, eğer ortada bir sorun varsa, kaynağını biraz da kendi içimizde aramak lazım, yollu bir şeyler söylüyor, ayrıca, "senin o Yahudi, kafir dediğin insanlar da bu ülkenin vatandaşı," diyor, o böyle deyince muhatabı hızını alamıyor, "İslam ülkesi abi burası, defolup gitsinler," diyor. Al sana hoşgörü. 

Benim her zaman söylediğim bir şey var: Gerçek dindarlar sessizdirler. Din konusunda en çok sesi çıkan, en bağırıp çağıran, en kendini gösterenler en dinsizlerdir, bunu hiçbir zaman unutmayın. Siz bakmayın sabah akşam namaz kıldıklarına. Dindarlık sessizliktir. 

Bakınız, size bir şey söyleyeyim. Burası İslam ülkesi, defolup gitsinler, diyen kişinin bağlı olduğu Milli Görüş cemaatinin Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yüz binlerce takipçisi var. Bir Hristiyan, burası Hristiyan ülkesi, defolup gitsinler, dediğinde bunlar ne der acaba? Bir zamanlar, yine Milli Görüşçü olan bir arkadaşla konuşuyorduk. İmkanım olsa çekip yurtdışına gideceğimi, birkaç yıl dışarıda yaşamak istediğimi söylemiştim. O da bana, istersen seni hemen Amerika'ya gönderebilirim, demişti. Bunu nasıl yapacağını sorduğumda, cemaatle, yanıtını vermişti. Olaya bak, yerleşmeyi, paşa paşa yaşamayı bildikleri, diplomatik ilişkiler bile kurdukları, bütün imkânlarından yararlandıkları Amerika'ya kafir demekte beis görmezler. Keza Avrupa'ya. Riyakarlığın âlâsı.

Şunu da özellikle belirtmek istiyorum, burada konu Milli Görüşçü bu arkadaş olduğu için, yalnızca Milli Görüşçüleri eleştirdiğim sanılmasın, bildiğim pek çok grup, cemaat adı altında yapıyor bu riyakarlıkları. 

Konumuza dönelim. O iki arkadaşın tartışması devam ediyor. Minibüsten inmemize bir dakika kala, o ana kadar hiç konuşmamış olan üçüncü kişi söze giriyor, kendisi de bir cemaat mensubu, besbelli, ama hangi cemaatten emin değilim, "yahu hoca," diyor Milli Görüşçüye, "Kuran'ın kesin emridir, imam kimse ona uyacaksınız. Sen camiye gittiğinde, imam kim olursa olsun ona uymak zorundasın." Muhatabı, başka cami mi yok, demeye getiriyor, bu tekrarlıyor, üstüne basa basa, "Kuran söylüyor bunu kardeşim, ben söylemiyorum, devletin başındaki kişi, devletin imamıdır," diyor ve sürdürüyor, "bugün imam Recep Tayyip Erdoğan'dır, ona uyacaksın, bu kadar basit." İçimden, madem öyle, be hey riyakar, Ahmet Necdet Sezer döneminden niye o kadar "memnundunuz", Ecevit döneminden niye o kadar "hoşnuttunuz," diye geçiriyorum. Tartışmaya katılmıyorum, cahil cühelayla tartışma, boşunadır, demiş bilgeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git